---}--}@ Arşivime Hoş Geldiniz,Benim Beğendiklerimi Umarım Siz de Beğenirsiniz... Resimler ve Yazılar Forumlardan Alıntıdır..
Gözyaşıdır ki yıkayarak yakar, yakarak yıkar.
Arıtır ve eritir; temizler ve gizler..
Fazilettir, diyettir..
Bu yüzden denilir ki gözyaşı yiğitler karıdır.
Her yürek bu yiğitliği gösterip aşk için gözyaşı dökemez.
Aşkın kadar ağla ey gönül.!!!

Tennure ve Ateş /Hz. Mevlana
Düştü bir kez damla gözden neyleseniz boş artık,
Tadı kalbe indi derdin dertli olmak hoş artık...

Ziya Paşa Akyürek
___________
Bi_iznillah
"Ya Rabbi Sen tatlı olda,
varsın bütün alem acı olsun.
Sen razı olda,
varsın bütün alem şikayetçi olsun.
Sen bana dost olda,
isterse bütün alem düşman olsun.
Sen bana yakın olda ,
varsın bütün alem uzak olsun."


huzurlu ve feyizli izlemeler efendim...






İsmim unutulur bir gün sesim boşlukta çınlar
Yakınlıklar Sendendir
Koru beni yakınlığına eriştir...
Defterim açılır bir gün günahlarım çok tutar
Takdir Senindir koru beni affını yetiştir...
Sözüm biter bir gün sessizlik uzar kelam
Senindir
Koru beni müjdeni yetiştir...
Bi_iznillahtan alıntı..
eline sağlık ,gönlüne ebedi rahmet cana sefam..


Yitirdiğim bir şey var, sende arıyorum,
Yüreğim bir madenci feneri, yol uçurum …
Yaklaşma diyorsan, peki umudum,
Bir daha kimseden sormayacağım seni;
------Söz olsun! …

Akrep tutmuş gibi kirpiklerinin ucundan,
Beni görünce üşüyorsun, tamam …
Uğramam bir daha kamçılasa da kan,
Sana kör bakacağım, görmeyeceğim seni;
------Söz olsun! …

Dağlara doğru uçan kuşlarla,
Tüm sırları soyulmuş nemli düşlerle,
Öfke çiçekleri getiren kışlarla,
Korkma, yokuşlarda yormayacağım seni;
------Söz olsun! …

Kurtlar gibi ulusa da gönlüm ardından,
Sormayacağım yüzünü, izini yollardan …
Tüfeğimin namlusunun ucuna konan
Kınalı keklik olsan da vurmayacağım seni;
------Söz olsun! …

Bir kuvvet iksiridir eski fotoğrafların,
Bakışların konuşur, kilitlense de dudakların.
Şimdi yol ayrımındayız, bakın
Af çıkmazsa eğer sarmayacağım seni;
------Söz olsun! …

Elindedir, dönüştür bu ağıdı serenatlara,
Düş atları uçursun bizi bulutlara …
İki kılıç gibi dövüşürken akla kara,
Adak olsan da kurban vermeyeceğim seni;
------Söz olsun! …

Bahaeddin KARAKOÇ

Gülüşüm, iyiliğim, hayam, edebim Sen’in eserin.. Kusur, günah, utanmazlık benim..

Elim, kolum, titreyen dilim, ağrıyan yerlerim, sağlam bildiklerim..

Hepsi, hepsi Senin…

Ben benden çok Sen’inim…

Benim olmayana nasıl leke sürerim. Sen’in emanetine nasıl ihanet ederim..

Hata benim, rahmet Sen’in;

Acz benim, güç Sen’in;

Utanç benim, şan Sen’in..

Affımı dilerim..

Sen istedin manayı, doldurdum içime masivayı

Kim doldurabilir Sen’in yerini, kim anlar kırıklığımdan, kime akar gözyaşlarım..

Kim anlar yanan yüreğimin sancısını..

Ellerim kime açılırdı kapın olmasaydı

Sarmasa rahmetin ta ciğerime kadar nasıl nefes alırdım..

Sen Hayy’sın ya nefes alırım.. Sen yanımdasın ya ümit bağlarım..

Gözlerimden yaş olur düşerim biçare ellerime

Ellerim ki Senden başkasına kaldırmadım..

Ellerimin kirini temizleyecek Sensin..

Sen’den gayri ne varsa sil at içimden de bir tek Sen’inle dolsun ruhum, bedenim..

Sana koşsun dizlerim, Seni söylesin dilim, Sana uzansın elim,

Sana yorulsun tüm rüyalarım, Sende yoğrulsun bu yaralı kalbim

Sen doruğusun hislerimin, Sen kelamısın harflerimin, Sen mucidimsin, Sen muinimsin, Sen kaçıp kaçıp rahmetine

sığındığımsın, Rabbimsin..

Temizle bütün kirlettiklerimi, hakikate aç kör kalbimin gözlerini..

Uyandır beni Sana, yandır beni aşkına, koştur yoluna..

Âmin..


Click the image to open in full size.

Gönlü olan gönül kırmaz, der hikmet ehli Gönül Mevlâ'nın nazargâhıdır zira Gönül yıkan/kıran kimsenin iki cihanda da bedbaht olacağını Yunus Emre şu dizeleri ile dillendirir:

Gönül çalabın tahtı
Gönle Çalab baktı
İki cihan bedbahtı
Kim gönül yıkar ise


Önce Kendi Gönlümüzü Kırdık...

Önce kendi gönlümüzü kırmışız Ardından dünyanın onca hengamesi içinde kaybetmşiz benliğimizi Haberimiz yok Bırakın dostlarımızı kendimize dahi sıcacık bir tebessümü çok görür olmuşuz Alışmışız galiba Ama böyle mutlu olamayız Çok iyi biliyoruz bunu
Yapmacık tebessümlerle, sahte sevgilerle mutluluk limanına yelken açamayız Farkındayız Ama farkında olduğumuzun bile farkında değiliz galiba Sa'di Şirâzî Gülistan adlı eserinde şu ibretlik hadiseyi anlatır:

Zalimlerden biri, fakirlerin odunlarını bedelsiz olarak alır, zenginlere zorla ve pahalı pahalı satardı Âriflerden biri bir gün yanından geçiyordu Onun bu halini görünce şöyle dedi:

Sen yılan mısın ki kimi görsen sokuyor, baykuş musun ki nereye otursan harabeye çeviriyorsun...
Halkı zulümle inletirken Hak'tan hiç korkmaz mısın? Bu zulümden vazgeç de göğe beddua çıkmasın

Zalimin bu sözden canı sıkıldı, kaşlarını çattı, ârifin yüzüne bile dönüp bakmadı Nihayet bir gece mutfağından odun ambarına ateş sıçrayarak bütün varını yoğunu yaktı, yumuşak döşekten sıcak kül üzerine oturmak zorunda kaldı

Nasıl olduysa aynı ârif oradan geçiyordu Adam yanındakilere yakınıyor, şöyle diyordu: "Nasıl olduğunu ve bu ateşin nereden geldiğini bir türlü anlayamadım" Bunu duyan ârif cevap verdi: "Fukaranın yanan yüreklerinden"

Gönül yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur Elinden geliyorsa gönül yıkma, çünkü yıkık gönlün âhı âlemi yıkar

Kalplere muhabbet neşvesi veren bir bakış, bir tebessüm, güzel bir söz arar olmuşuz etrafımızda Ümidimizi kaybetmişiz ve yaşama sevincini... Zira gönlümüzün âhı bizi de yakmış dünyamızı da...

Öyleyse tatlı dil, güler yüz ve güzel sözlerle hoş edelim gönülleri...
İnşAllah...

Alıntı
Dâr-ı dünya, ey birader, köhne mihmanhânedir.
Dil veren vîrâneye, uslu değil divânedir.
Bir mukîm kimse bulunmaz hâne-i eflâkde,
Cümle halk ehl-i sefer, âlem misafirhânedir.
Ahmed Celaleddin Dede


Göç vaktinin yaklaşıp, hayat adlı kısa yolculuğun bir başka aziz yolculuk bahanesiyle kesileceği noktaya sürüklenirken zaman; hicranın hicretlerle şifa bulduğunu salık veren gönüllere, o demler inanamadığım için kızgınım öylesine... Beyhude...
Güçer Kafa








çöllerde uyanacağım rüyalarım için uyuyorum

dağlar ve denizlere inat ve bir de karanlıklara

bin yıllık hasretlerin diyarına özlemle

gül kokularının arasında sakin ve bereketli diyarların

sabahlarına

mürekkep kokan diclenin, kan akan fıratın

garipler diyarı bağdatın tükenmez çilelerine

beyrutun kaybolmaz buğusuna,

şamın kaybolmaz kokusuna

ve neşv-ü neva bulamayan fidanların diyarı kudüse




andolsun şiir değildir gözyaşlarım




korku değildir perdelerim ve yitik değildir


gönderilenler

boyası kan olsa da kalanlarımın, sızıdan değil bu

uçurumlar

yalnız ayrılık, yalnız karanlık ve yalnız masallar

ve bunca zaman; üstüne gafletin sindiği

uyanışlarım, çırpınışlarım

bir avuç arzu, ekmek ve kan

bu son uykumdur ve budur yadımda kalan?



Özgür Dikmen




Ağrısı insanı maksuda eriştirir. Ağrıyan bir ayak yürünecek yollara özlem getirir. Ağrıyan bir diş leziz taamlara özlem getirir. Ağrıyan eller işlenen nakışlara özlem getirir. Ağrıyan bir göz ustalıkla resmedilmiş manzaralara özlem getirir. Ağrıyan kulaklar sevgi sözcüklerine, ruhu sağaltan bir ezgiye özlem getirir. Ağrıyan bir baş hikmetin pınarlarına, tefekkürün dumanlı zirvelerine, bilmenin ve tanımanın lezzetine özlem getirir. Ağrıyan bir yürek En Sevgilinin bağrında dinlenmeye özlem getirir. Ağrımız en büyük nimetimizdir.



Yarasıdır insanın yol azığı, beslendiği çıkını, biriktirdiği dağarcığı. Her ne güzellik varsa iki dudaktan dökülen, yaralı bir sadrın mahsulatındandır. İnsan gariptir, insan yalnızdır, insan anlaşılmazdır, insan karmaşıktır, insan yoksuldur, insan acizdir, insan aşıktır. Dilinden kimsenin anlamadığı, özünden kimsenin haberdar olmadığı, yarasına kimsenin deva bulamadığıdır insan. Kimse bulamasın da yalnız Rabbi buluversin insanı istenmiş de, bir gizli mahfaza koyulmuştur insan. Sevgilisi onu buluncaya kadar yapayalnız bırakılmış bir minik bebek gibi ağlar durur da, kim gelse susmaz, kim ne verse haz etmez, kim ne söylese huzur bulmaz. Zira huzur O?nun huzurunda olmaktır. Bize nazarını O tevcih etmelidir. Yoksa susmayız, yoksa durulmayız, yoksa iflah olmayız. Aman yaramıza O?ndan gayrı dokunmasın!
.......




Mona İslam

Click the image to open in full size.

Her iki alem arasındaki fark; şu kağıttan gemiyle aslı gibidir...






Click the image to open in full size.

Bilmek bizi değiştirmedi
Kalbimize anlayış düşür ya rabbi.

Bilal Can




Click the image to open in full size.

şuramızda birşey var
bizi onduran birşey
acıya saran
umudu kuşatan






Click the image to open in full size.

Ey gönül !
Sen rüzgar gibisin. Bazan sıcak esiyorsun, bazan da soğuk.
Sen ötelere git, orada ne yaz var, ne de kış!...


Hz. Mevlana
Rasulu Kibrıya s.a.v buyurdu,
''Ene garıp,ene yetim,ene Mahzun..''
Rab teala cevap verdi Ey habibim,
''Ben yetimlerle ,gariplerle,mahzunlarla beraberim..''

Click the image to open in full size.
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz;
Kuklacı felek usta, kuklalar da biz...
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz...



Click the image to open in full size.

..
"Allah de ve sus!
Başka hiçbir şey söylemeye değmez... "


N.F.K.
__________________




Hu!

Göründü hû bana ismin ya ben nice dönmeyeyim
Yandırır can ile cismim ya ben nice dönmeyeyim

Döner yerler döner gökler bu meydanda döner beğler
Senin ismin gönlüm eğler ya ben nice dönmeyeyim

Döner ol nur-i enverin döner ol ab-ı kevserin
Döner bunca meleklerin ya ben nice dönmeyeyim

Vahid sensin ahad sensin bu canım içre bir cansın
Döner arşın döner kürsin ya ben nice dönmeyeyim

Diyarî hasbeten-lillah bu resme kıldı eyvallah
Döner hüccac-i Beytullah ya ben nice dönmeyeyim

Derviş DİYARÎ


Click the image to open in full size.

Burası dünya Cennet değil, unutma
Çekilme kabuğuna
Adım at Denize at
Hâlik'ın var senin Haddini aşma
Zıddına inkılâb etmekten kork




Click the image to open in full size.

Kim bir kötü arzusunu terk eder ve bunun yerine kalbinde ilahi bir tat bulmazsa,
o bu nefsi terk işinde yalancıdır.
Allah için ihlasla terkedilen her günahtan sonra,Allah kalbe ilahi bir tad ve huzur verir.
Bu onun acil hediyesidir.Asıl hediye ahirettedir
Mehmet ILDIRAR'ın TASAVVUF VE NEFİS TERBİYESİ
__________________






 






Sevgili, gayrın yoktu, her ruhta bir sûrettin...
Yürekte hayret vardı, fonda Münir Nûrettin...
Seslerin her birini, varlığıma sûr ettin,
Sanki hepten söndü nâr, her yanımı nûr ettin...


Neslihan Nur TÜRK








Kerem eyle!

Ellerim tutmaz şimdi, dilim lâl, kulağım sağır

Etme, Sensizliğin yükü çok ağır Karanlıkta kaldım, her yerde gam, her anım kahır

Rabbim ruhumu huzur(un)a çağır

Senden biliyorum, rahmetin gazabından çoktur

Acizlere dahi lûtfun pek boldur

İhlas ver şu müflise, koruyucum ol

Ateş ol yak sinemi, ak korum Sen ol

Dün aldandım, bugün biçâreyim, yarına da kimsem yoktur

Ne olur Sen hep benimle ol,

Yaralı kalbimin tek Yâri ol,

Kerem et!

Başka hiçbir yere sığmayan azametinle acizinin kalbine dol!Amin..
alıntı

  ' İyi' demek adettendir ya ! 'İyiyim' dedim! Değilim...

Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.


Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
?Kime, neye konuşursan konuş? diyorum?
Yeter ki susma!


Hiçbir söz yetmiyor, beni 'bana' anlatmama?
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim?


Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu?
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça?


Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !


Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı?
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.


Ve ben,
İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde?
Sebebim yok.
Belki de çok?


Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte .



Ben kendimi,
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum?



Dokunsalar ağlayacağım bir ömürboyu Ve değseler hüznüme,döküleceğim parça parça...


alıntı..
Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.
Pieta

 Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

- Araf 179 -

Nefesi dikkate almayan hayatı; çakıl taşını dikkate almayan binayı; hücreyi dikkate almayan insanı; habbeyi dikkate almayan kubbeyi; damlayı dikkate almayan denizi gereği gibi idrak edebilir mi?

(ALINTI)

Konuşmayı öğrendikten sonra sustum, anlam kazandı susuşlarım.

Kelimelerin peşinden giden bir bilme dilencisiydim, kırk yıl köleliğine mahkûm edecek bir ilme açıldı avuçlarım.

Üftadeyim susuz şehrin merkezinde.. Pür-hazan gönlüm, iftarsız oruçlarım...

'Anne' dediğimde geçen acılarım, öpüldüğünde iyileşen yaralarım yoktu benim.. Ter yağışlı çetin yokuşlarım…

Yumdum kelimelerimi, gölgesiz lehçelerle konuştum dünyayla.. Dünya beni suçlar, ben dünyayı suçlarım...


Yanağımdaki gamzeyi ancak yüzüm olgunlaştıktan sonra görebildim..

Güneşe, sadece batmaya yakınken çıplak gözle bakabildim..

Anlamak yetmedi, kavradıktan sonra öğrenebildim..

Kaynağına dökülebilen tek şeyin aşk olduğunu, ancak aşk'ı yaşadıktan sonra söyleyebildim..

Kalemin çalımı dilimi ezdiğinde, sustum ve sadece yazabildim..


Dönmese dilim, lal olsam da ne fark eder, düşüncelerimi kuşatsın selaset..

Çirkin olsam da bakılmasa yüzüme, bakışlarıma düşsün asalet..

Eli bastonlu âmayım, sallanıp dursam da, ruhumu sarsın metanet..

Zenginlerin dünyasında karın doyurma telaşım var… Bu mu adalet..?

Bir canım vardı benim sandığım, anladım ki o da emanet…


"Kadim Dolunay"


‎"İçimde kıvrılan sancılar avuntusuz yanlızlıkla debeleniyor . . .
Neden çok harfli oluyor intiharlarım !..
kelimeler hiç bir kalemin insafına sıgınmıyor ..
. . . .
acısın istiyorum cümleler; vurgunluguma
acısın istiyorum cümleler vurgunluguma
. .
ama hiç bir imla ağıtlarıma kefen olmuyor!
ölüm neydi dilazar !
ölüm neydi! "

Alıntı.
Ey ekmek uğruna iman cevherini atan. Ey bir arpaya bir hazineyi satan zavallı. Nemrut , gönlünü İbrahime kaptırmadı, ama canını bir sivrisineğe teslim etti.../
Rumi

Nur yağsın gönlüne Nurumm,emeğine sağlık,en kalbi teşekkürlerimle..iyiki varsın..


Bu kadar Tölerans varken!..



Öyle bir imtihan ki,

Kitab'ı açıp okumak serbest..

ne yazık ki, kopya bile çekmiyoruz!..

alıntı

fff








  1. Click the image to open in full size.













Click the image to open in full size. 

Yanlızlık; adam olmayanların vereceği saygıdan, sevgiden yeğdir. Dayan be gönlüm! Bîçâre değilsin. Yaradan sana yâr. Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimsesi" var! Biliyorum! Sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla, dünya sana dar! Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.../Hz. Mevlana



Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında en güzel çare, dağ ile karı başbaşa bırakmaktır. Gün gelip karlar eridiğinde; dağ yolunuzu gözleyince en güzel cevap, başka bir dağdan selam yollamaktır.../ Hz.Mevlana

"Bir kalbim var ki benim sevdiğinden burkulur.
Kahredenden ziyade sevilenden korkulur."
N.F.K
Düşmanından bir kez sakın

Dostundan bin kez sakın!

Çünkü dostluğunuz bozulursa şayet bir gün

Sana nasıl zarar vereceğini çok iyi bilir dostun!



Bazi şâki vardır velî görünür.

İbni Mülcem iken Ali görünür..

(şaki: eşkiya
İbni Mülcem : Hz Ali'yi öldüren)

bu dünyayı kuran mimar ne hoş sağlam temel atmş.
insanlığa Ibret Için Kısım Kısım Kul Yaratmış.
kimi yaya kimi atlı kimi uçar çıft kanatlı
dünya şırin baldan tatlı. eyvah balı tuza katmış.

aşık veysel 




“Canıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yar /
Şöyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim”



Allah'u teâlâ intikamını kul eli ile alır
İlm-i fıkhı olmayan bunu kul yaptı sanır





 
Kimin bahçesi viran olmuşsa
suçu kendinde arasın

Çünkü bahçe kapılarını herkese açmak
akıllıca bir yüreğin işi değildir.

Meltem girecek diye beklerken
fırtınalar kırıp geçer bütün dallarını

Eller var.

Karıştırıcıdır. Her şeyi karıştırır. Münasebetsiz ellerdir bu eller. Olur olmaz yere sokulur. Girmemesi gereken yerlere girer. Karıştırıcı eller, pislikten kurtulmaz. Çünkü karıştırma aşkı her şeyi kapsadığı için, bunlar arasına pislik de girer. Bu tür eller bulaştığı pisliğin faturasını kendi karıştırıcılığına kesmez. "Oralarda ne arıyordun?" diyene, "Öyle her şeyi ve her yeri karıştırırsan, boyuna kadar necasete batarsın" diyene söyleyecek bir sözü yoktur.

Eller var.

Düzenleyici ve düzelticidir. Çapak gördüğü göze yumruk olmaz. Kimseye hissettirmeden, bir ana şefkatiyle o çapağı alır. Yüzün ve gözün güzelliğini çapağa feda etmez. Değdiğini bozmaz, düzeltir. Düzelteceğim diye "düz" hatta "dümdüz" etmez. Çünkü bu eller, amuda kalkıp da dünyayı düzeltme iddiasına soyunan "ters"lerin elleri değildir.

Eller var.

Hiçbir taşın altına girmeye yanaşmaz. Nice taşlar, kayalar, dağlar kaldırılır. O pamuk eller arazi olmuş, ortalardan tüymüştür. Ara ki bulasın. Israrla o elleri arar gözleriniz, ama yok. Sıkıntıya gelemez pamuk eller. Fakat dağlar gibi taşları taşımaktan yorgun ve bitap düştüğü için ayağı sürçenleri, tökezleyenleri görmeye görsün bu eller. Hemen ovuşturma vaziyetine girerler. Utanmadan yakasına sarılır, tokatlamaya yeltenirler. Utanmaz eller. Taşın altına sokmaya gelince toz olan bu eller, yakaya sarılmaya gelince aslanpençesi kesilir. Kırılası eller o eller.

Eller var.

Pamuk değil, nasır tutmuştur. Neden olacak? Elbet, her yarım kalmış yükün altına girdiği için. Her hayırlı teşebbüsün ucundan tuttuğu için. Her yükü ağıra el atığı için. Her yolda kalmışın kolundan tutup kaldırdığı için. Her dermanı tükenmişe derman kattığı için. Öpülesi eller o eller.

Eller var.

Vuracağı yeri bilmez, duracağı yeri bilmez. Kabarmış bir koltuğun elleridir bunlar. Sürekli tokat halinde gezer. Hiçbir şey bulamazsa, havayı tokatlar, suya yumruk atar. El ele vermişler zincirine girip, diğer ellerle birleşmez bu eller. Aksine birleşmiş elleri çözüp ayırır, kırıp koparır. Kırıp koparacağı başkalarının eli tükenirse, bu kez kendi ikizine yönelir, onu kırar, ona vurur.

Eller var.

Vuracağı yeri de bilir, duracağı yeri de. Dostu da tanır, düşmanı da. Yalnız dosta değil, düşmana bile rahmettir o eller. Yara sarar, ayıp örter. Bir ananın elleri gibi, okşayacak yetim, yaşını silecek öksüz, sıvazlayacak kırık yürek arar. Yıkılmışları yapar, dağılmışları toplar, yarımı tamamlar, tamamı kucaklar, ayrılanı birleştirir, birleşeni sıklaştırır.

Eller var.

Her önüne gelenden bir şeyler ister. Hiç işe girişmez, hep beleşe girişir. Sürekli istemek için açılır. Almaya bayılır, vermekten nefret eder. Bu ellerin bildiği tek dua "Rabbena hep bana"dır. Böyle elleri bin kez de doldursanız, bin birinciyi ister. Hapsini de kendi cebine boşaltır. Başka elleri de görmek gibi bir derdi yoktur. Bencil eller bu eller.

Eller var.

Hep almaz, ama hep verir. İddialı değildir, fakat kararlıdır. O elleri herkes ortalarda görmez. Muhatabının gözüne sokulmaz. Alkışı hak edeni alkışlamaktan çekinmez, fakat kendisi alkış istemez. Verirken görünmemek için köşe bucak saklanır. O eller, bir Allah´tan ister, başkasından istemektense taş kesilmeyi tercih eder. Fedakâr eller o eller.

Eller var.

Sürekli bedduaya durur. Bedduaya duran, suizanna ayarlı, kara yüreklere bağlı eller bunlar. Armudun sapı der, beddua eder. Üzümün çöpü der, beddua eder. Kusursuz kadı kızı arar, fakat kendisi pür-taksirdir. Herkese beddua için açılan bu uğursuz eller, herkesin ellerinin kendisi için duaya kalkmasını bekler. Bunu bulamadığında da yumruk olur, sağa sola saldırır. Haddini bilmez, kadir bilmez eller.

Eller var.

Sürekli duaya durur. Peygamberlerin ellerinden bir hisse kapmıştır. Dostlarına değil sade, düşmanlarına bile duaya durur. Sevdiği güllerin dikenleri tarafından kanatılınca, gülü kökünden sökmeye kalkışmak gibi bir cinayet işlemez bu eller. Aksine, gülünü sevdiği için, kendini kanatsa da, dikenini de sever. İçinde hayır olan bir yüreğe bağlı eller bunlar. İçinde umut ve sevgi olan bir yüreğe bağlı eller;

Ellerinize bakın, kendinizi tanıyın! Zira onlar, sizin aynanızdır.

Allah´ım! Ellerimizi bırakma!

Bir ince iştir yaşamak dediğin .Sana yürümek düşer! çünkü yol olur yeryüzü yürümeyi bilene yeterki vakar olsun duruşun özlemli olsun yürüyüşün yürümek kavlin olsun ahdin olsun vefanolsun vur kendini yollara imdada sesin olsun dara uzansın ellerin zora dayansın bileğinolurda sürterse ayağın dayandığın rabbin olsun


   

ilk defa görüyordum. Maviydi. Sapından tuttu. Diğer eliyle ucundaki tekerleği çevirince;
“çınn” sesi geldi. Yere koyup azıcık itti. Aynı çınlama yine duyuldu... Sonra bana uzatarak;
-Yürüt bakalım, dedi. Yürüttüm. Çınladı tekerlek...
-Beğendin mi? Diye sordu. Başımı salladım.
Yanımda kocaman dedem, elimde çınlayıp duran mavi beyaz tekerleğim; içimde kuşkanatları ve gözlerimde yıldızlarla yürüyorduk şimdi çarşının ortasında...
-Acıktın mı, dedi. Başımı salladım.
Simit, açma, börek, çörek gibi şeyler satan bir yere girdik. Camekânlı tezgâhın önünde durduk...
-Hangisinden istersin, dedi. Parmağımla gösterdim. Ondan aldı...
Sonra, bana pek çoğunun tadına baktırarak; “mahalledeki çocukların seveceği şekerleri” seçtirdi.

Başka bir dükkânda; “ninen için bu kumaşlardan hangisini alayım” diye sordu. Baktım baktım ve birini beğenip gösterdim... Oradaki adam güldü o zaman bana. Dedem de güldü ve;
-Haklısın. Bu ayılı kumaş en güzeli, dedi. Ama sen yine de çiçekli dallı birini seç ki, bu yaşta hanım sopası yemeyeyim...
Padişah yaptırmış ya hani, işte o caminin bahçesine gittik... Zaten dedemin elindeki torba iyice büyümüştü. Şadırvanın kenarında oturdular. Yanında iki ahbabı vardı. Çok muhtaç birisi varmış da, onun bazı ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarını konuşuyorlardı... Aralarında para topladılar ve birisi bunu emanet aldı.
Ben geniş bahçede dolaşıyordum. Caminin sağında beyaz minare, onun yakınında tabut konan musalla taşı, daha ileride mezarlar ve onlarla aramızda yeşile boyanmış parmaklıklar vardı... Yaklaşınca daha iyi duydum o kedi yavrusunu. Dikkat edince gördüm ki, bir köşeye büzüşmüş... Küçücüktü. Kuyruğu ince bir ip gibi uzamıştı. Gri çizgili tüyleri ve çipil çipil gözleri vardı. Halsiz bir ses çıkarıyor, sanki ağlıyordu...
O zavallı için ne yapacağımı düşünürken, bitiremediğim böreğimin artan kısmını hatırladım. Dedemin yanına kadar koştum hemen. Arkadaşları gitmişti. Abdest alıyordu.
-Ne var, diye sordu...
-Bir yavru kedi var, dede... Yapayalnız. Karnı aç. Benim böreğimin peynirinden ona da versem olur mu?..
-Ver tabi oğlum. Ver ki senin olsun, dedi...
-Kedi mi benim olacak?
-Kedi kendi bilir senin olup olmayacağına. Ama ona verdiğin, ona yedirdiğin senin olur...
Sonra belini doğrultarak;
-Şimdi iyi dinle beni! Diyerek devam etti...
Aldığın senindir sanırsın, ama senin olmaz... Eline geçeni yersin biter, kullanırsın eskir, kaybedersin gider, ama hesabını sen verirsin.
Aldığın senin olmaz oğlum, verdiğin senindir asıl...
Birine bir şey versen, birini doyursan, hatta birine tebessüm edip gülümsesen; defterine sevap olarak yazılır. Silinmez bu hiç... Eksilmez... Eskimez... Ve hesabı artık senden sorulmaz...
Ver ya oğlum. Çünkü verdiğindir senin.
Şu dünya bile senin olsa, ondan sana kalan, sadece verebildiğindir...

Muammer Erkul
Üzerimize cemaliyle
Yumuşacık ve şeker tadında
Karlar indirip,
Celaliyle dağları
Ve yolları kara bürüyen
Rabbimiz kalplerimize
Kar tanesinin paklığını indir.
Mutluluklarımızı
Kar taneleri sayısınca çok eyle.
Hüzünlerimizi
Rahmetinin dokunuşuyla
Kar taneleri gibi erit.
Dostluklarımızı her bir
Kar tanesi gibi
Özel ve güzel eyle.
Bizi senin rızan yolunda
Uçuşan kar taneleri eyle.
Günahlarımızı gufranının
Karında yıka ve temizle.
alıntı






Ey kâinatı bin bir çeşit güzelliklere saran Rabbim!Ruhumu güzelliklerine ve güzelliğine kör etme!Ey haşmetiyle kâinatı kuşatan!Marifetini sar gönlüme!Her şeye tam karşılığı veren Hakîm!Esmanı mühür gibi vur, Şu günahkâr gönlüme! 

İnsan OLmanın YoLu Allah'a İnanmaktır. Elden Alemden Önce Kendinden Utanmaktır. Hayatın Tek Aynası Yaptığına Bakmaktır

Click the image to open in full size.
Susmak mânâ eksikliğinden değil, belki mânânın derinliğindendir..." Hz.Mevlana


ÖyLe ucuz değiL GÜL kokLamak..
GÜL tutan eLe diken batmaLı..
Bir AŞK 'a gönüL veren_'O' AŞK'ının kapısında yatmaLı..!!
Click the image to open in full size.
Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara koşman mı gerek? İster ßilerek, ister ßilmeyerek,ßirde kul hakkı var unutmaman gerek!

Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.
Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakta, Cennet ve Cehennemden
biri, seni beklemektedir. Ecelinin, bugün gelmeyeceği ne malûm?
 




** Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır./Cengiz Aytmatov


Click the image to open in full size.Ey kâinatı bin bir çeşit güzelliklere saran Rabbim!Ruhumu güzelliklerine ve güzelliğine kör etme!Ey haşmetiyle kâinatı kuşatan!Marifetini sar gönlüme!Her şeye tam karşılığı veren Hakîm!Esmanı mühür gibi vur, Şu günahkâr gönlüme! 

Click the image to open in full size.
İnsan OLmanın YoLu Allah'a İnanmaktır. Elden Alemden Önce Kendinden Utanmaktır. Hayatın Tek Aynası Yaptığına Bakmaktır

Click the image to open in full size.
Susmak mânâ eksikliğinden değil, belki mânânın derinliğindendir..." Hz.Mevlana


Click the image to open in full size.
ÖyLe ucuz değiL GÜL kokLamak..
GÜL tutan eLe diken batmaLı..
Bir AŞK 'a gönüL veren_'O' AŞK'ının kapısında yatmaLı..!!
Click the image to open in full size.
Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara koşman mı gerek? İster ßilerek, ister ßilmeyerek,ßirde kul hakkı var unutmaman gerek!

Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.
Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakta, Cennet ve Cehennemden
biri, seni beklemektedir. Ecelinin, bugün gelmeyeceği ne malûm?
Click the image to open in full size.
** Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır./Cengiz Aytmatov





Click the image to open in full size.
Ve sükut? Tefekküre duran derviş gibi narin.. Sızı ince, yara derin...




Hüsn-ü zannımı yenileyerek , Rahim ismine
sığınarak,”la taknetu minallah” ayetinde hıçkıran imamın sesiyle, hasret
zincirlerimi kırarak paramparça, “ne mutlu o gariblere ” nidasını
duyunca ,cesaretimi korkaklığıma düğümleyerek düştüm kapına !…
*******

Followers

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

************
blogger counter

View My Stats *************************************

widget
**************

****************************free counters