---}--}@ Arşivime Hoş Geldiniz,Benim Beğendiklerimi Umarım Siz de Beğenirsiniz... Resimler ve Yazılar Forumlardan Alıntıdır..
Sevgili Dost,
Hiçliğimi unuttum ben. Rabbim O'nu hatırlatıyor bana...
Sandım ki hatırım, sevgim korur ve esirger... 
Oysa kuldum ya ben, O'ydu mutlak kudret sahibi olan...
Canım öyle acıdı ki kendime geldim yeniden...
Ve şimdi kulluğumun bütün acziyeti ile yalvarıyorum,
kapısının bendesi olduğumu bilerek diliyor ve dileniyorum:
Allahım,
Bırakma kalbini, ne olur tut ellerinden, zorlarını kolaylaştır ve imanını sağlamlaştır...amin..


 

AHESTE




Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın 
Bir âlem-i hayale dalan âb uyanmasın
Âğuş-i nev-baharda hâbidedir cihan
Sürsün sabah-ı haşre kadar hâb uyanmasın
Dursun bu mûsıkî-i semâvi içinde sâz
Leyl'i tarabda bir dahi mızrab uyanmasın
Ey gül sükûta varmayı emreyle bülbüle
Güşende mest-i zevk olan ahbab uyanmasın
Değmez Kemal uyanmaya ikmal-i ömr içün
Varsın bu uykudan dil-i bitâp uyanmasın........................


Click the image to open in full size.

Kim der ki "gençliğimi israf etmedim" !

Murat Menteş
Ûzûlme.. Derdin ne olursa olsun , bir abdest al nefes gibi.. ve bir seccade ser odanin bir kösesine . Otur ve agla , dilersen hiç konusma . O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma..

-Mevlana Celaleddini Rumi-
  1.  
    ALLAHÜMME İNNEKE AFÜVVÜN KERİMÜN TUHİBBUL AFVE FAĞFÜ ANNİ...
    .Mubarek kadirgecesinin kadrini bilenlerden olmamız duasıyla..dualarda buluşalım inşaALLAH...
    Hayırlı feyzli kandiller...


    Nisyandan aldın beni, isyanda bırakma Rabbim!
    Bağışla beni Rabbim, tevekkülden başkası gelmiyor elimden.
    Başkası yok elimde.
    Şimdi elimden gelenlerin hepsi senin "El"inde.
    Bağışla beni, göremedim.
    Göremedim, nice ananın karnında nice karanlıklar içindeyken gün yüzüne çıkardığını bebelerin yüzünü.
    Unuttum, çocuk tebessümlerini nice belirsizliklerden alıp güneşe erdirdiğini,
    Bilemedim, yüreğimizi yokluğun dehlizlerinden aşırıp aşkın vadisine eriştirdiğini.
    Göremedim, her sabah yerin sükûnetini odamda ekmek gibi sımsıcak hazır ettiğini.
    Her akşam yastıkta unuttuğum bedenimi sabah yeniden yanıma verdiğini göremedim.
    Beni her sabah ihya ettiğini, bedenimi her an zaaflardan çıkardığını, varlığını her an yokluktan geri getirdiğini göremedim.
    Göremedim Rabbim her günü ödünç verdiğini.
    Göremedim, bağışla beni...
    Fakat, şimdi gördüklerim gösterdi bana hepsini
    Geç kaldım görmekte.
    Tebessümü beton yığınları arasında sönen bebeler gördümse de,

    biliyorum Senin El'nde şimdi hepsi ve sonsuz tebessümler verdin herbirine.
    Sevinci soğuk topraklarda boğulmuş çocuklar gördümse de,

    biliyorum Senin Rahmetinin kucağında hepsi ve bitmez sevinçler bağışladın herbirine.
    Ümitleri bir apansız sarsıntıyla yıkılan insanları gördümse de,

    biliyorum Senin Şefkatinin ikliminde âsûde ve mutlu her biri...
    Bağışla beni Rabbim, unuttum, nisyanda kaldım.
    Hatırlamadım verdiğini ve var kıldığını.
    Elimden alınca verdiğini ve yokluğa yuvarladığında varlığımı
    Hatırladım ve ama geç hatırladım.
    Gördüm, ama güç gördüm, acıyla gördüm.
    Varlıkta kör oldum, yoklukta gördüm.
    Bollukta unuttum, darlıkta hatırladım.
    Affet beni Rabbim, bari, yoklukta Sana vardım.
    Hiç olmazsa, hiçlikte seni andım.
    Şimdi, bir tevekkül var elimde.
    Başka herşey düştü, herşey yokluğa döküldü.
    Hatırladım, elimdekiler de, ellerim de Senin Elinde.
    Şimdi, dua sığıyor sadece avuçlarıma.
    Sadece yakarış yakışıyor yakama.
    Gözlerim müjdeni gözlüyor uzaktan.
    Gönlüm hiç bitmez tesellini özlüyor.
    Sen ki, unutmaktan alıkoydun, nisyandan kurtardın beni Rabbim
    Şimdi isyandan koru beni Rabbim.
    İsyandan koru beni, isyandan koru beni, isyandan koru beni...
    Ve lûtfet ki, avuçlarında teselliden ötesi yok.
    Affet ki, elimde duâdan başkası yok.

    *senai demirci*
    nisyan(unutmak,unutuş)



    Ya Rabbi! Gönlümün tesbihine umut boncukları dizdim tane tane. 

    Her bir çekişte af diyerek sığındım rahmetine...!!!






Ya Cabbar!

Ucbur kesratina.. ♥

Ey kırıkları çokça onaran Rabbim, benim kırıklarımı da onar, tedavi et.. ♥



Herkesin kırık olduğu bir yön vardır;

Kimisi hastadır, kimisi borçludur, kimisi başka bir şekilde kırıktır hep…


"Göğsünün içindekini hakîki gönül sanan kimse,
Hak yolunda iki üç adım attı da her şey oldu bitti sandı.
Aslında tesbih, seccade, tevbe, sofuluk, günahtan sakınma, bunların hepsi yolun başıdır.
Hak yolcusu aldandı da bunları varacağı konak sandı."
Mevlana


Bu, hep kendisiyle uğraşan beni, benden al!
Bu, seni tanımak için bana verilen gücü, seni unutmak için kullanmayayım. Beni benden al!
Beni al bu boş uğraşlardan! Lüzumsuz girip çıkmalardan… bu doldur boşaltlardan…

*

*

Ben, bu benlik diyarında gurbetteyim. Beni benden al!


Ali Hakkoymaz
__________________



Cevap veriyorum "Zamanla Herşey Geçer" diyen akıllılara; 
"Geçen tek Şey Zamandır" Anlayan, Anlatsın Anlamayanlara.

| Cemαl Süreyα |


Bütün sözlerimi unutmuş, bütün iyiliklerimi yitirmişim. Küsmüşüm, üzülmüşüm, yıkılmışım, kendimi senin ırmaklarına bırakmışım sonra. Yüreğimin coğrafyasını kaybetmişim, bütün dağlarıma kar yağmış, hudutlarına sığmaz olmuş yüreğim


'Çatallı yol ağzında şaşırıp kaldım Derviş!
Söyle hangi patika gül dağına gidermiş?'
(O.Olcay Yazıcı)
و
اللهمَ اجْعلْ صِيامي فيه صِيام الصّائِمينَ وقيامي فيهِ قيامَ القائِمينَ ونَبّهْني فيهِ عن نَومَةِ الغافِلينَ وهَبْ لي جُرمي فيهِ يا الهَ العالَمينَ واعْفُ عنّي يا عافياً عنِ المجْرمينَ

Allah’ım!

Tuttuğumuz orucumuzu gerçek oruç tutanların orucu gibi,ibadetlerimizi gerçek ibadet edenlerin ibadeti gibi kıl;
Bu günlerin hürmetine bizi gafillerin uykusundan uyandır; suçumuzu bağışla;

Ey âlemlerin Rabbi! Affet bizleri...

Ramazan Ayımız Mübarek Olsun...

 






HAKK düşsün gönüllere...


CUM’A mız mübarek dualarımız kabul olsun...

YA RAB !
Kararmış kalbimize Aydınlık, Daralmış gönlümüze ferahlık, Sönmüş ruhumuza Nur, Donmuş cesedimize sürur, Hayatımıza lezzet, Mematımıza cennet ihsan eyle,

Allah’ım !
Nefislerimizin terbiyesinde bize yardımcı ol…
Bizi doğru yoluna kavuştur.


Yâ Rabbî...

Bize sarsılmaz bir imân, güzel bir ahlâk, şükredici bir kalp, sabredici beden, zikredici dil, kaza ve kaderine rıza gösteren hayırlı ömür, sâlih evlat, dünya ve ahirette güzellik ihsan et, ana ve babamızı da mağfiret eyle…

Ya Rabbî…

Kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, bütün enbiyanın, Ehl-i beytin, Eshab-ı kiramın ve bütün evliyay-ı kiramın sevgisini ve sevgisine kavuşturacak amel ve işleri nasip eyle…

Amin Amin Amin...









__________________

alıntı
   



İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini örteriz.

Onları yaptıklarından daha güzeli ile mükâfatlandırırız.



Ankebût, 29/7


  
Alıntı ile Cevapla


Ramazanda eğleneceksek eğer,

yoksullar saraylarda iftar edecek, bahçelerinde çay içecek.

Ramazan eğlencesi budur.

Sarsmayan bir Ramazan beni ilgilendirmiyor,

her şeyi altüst edecek bir Ramazanla ilgileniyorum.



Murat Menteş

Alıntı ile Cevapla
Click the image to open in full size.
Osmanlı'da içinde hasta bulunan evin penceresine kırmızı çiçek konurdu. Onu gören satıcılar sessizce geçerlerdi. Çocuklar da başka mahallelerde oynarlardı....
...
..
.




*********************************************************

Veda tavafındaydık, milyonlarca Hacı hep birlikte gözyaşları içinde dönüyorduk. Kâbe'ye veda etmek diye bir şey olmadığını fark etmiştim. Her birimiz, Kâbe'yi kalbimize alıp götürmekteydik çünkü. Sır, herkesin kendi kalbindeydi. Ve kalpten kalbe geçmek ancak aşk ile mümkündü. Kavuşamama korkusunun insanı nasıl sardığına, nasıl kuşattığına canlı tanıklık etmekteydim.


Allah'ın (cc) cemalini görememek, O'na kavuşamamak en büyük ceza değil miydi... Aşksız kalmak; en büyük korku değil miydi o halde... "Kişi sevdiği ile beraberdir" hadisinde önümüze bırakılan ipucu biraz da buydu belki: Âşık olmak için sevgili olmayı bilmek gerekliydi. Bir sevgili gibi yaşamaya çalışmak, sevdiğin adına mücadele etmek, her şeyini sevdiğinin uğruna vermeye hazır olmak demekti. Aşkın amele dönüşmesiydi bir anlamda bu.



alıntı


Huzurlu,feyizli izlemeler efendim....



 
Sokaktan geçerken Yusuf’un yüzünün nuru o civarda bulunan köşklerin, evlerin pencerelerinden, kafeslerinden içeriye vurur, düşerdi.
Köşklerde bulunanlar: “-Belli ki Yusuf gezmeye çıktı, şimdi buradan geçiyor!” derlerdi.
Köşede bucakta oturanlar da duvarlarda ışıklar, parıltılar görünce, Yusuf’un oradan geçtiğini anlarlardı.
Yusuf’un geçtiği sokağa penceresi bulunan ev, onun oradan geçişinden şereflenir, nurlanırdı.
(Ey kardeş!) Aklını başına al da evinin penceresini Yusuf’un geçtiği sokağa aç; ve pencerenin önüne oturup onu seyret!
Âşık olmak demek, nur gelen tarafa pencere açmaktır. Çünki gönül, gerçek dostun yüzü ile aydınlanır, nurlanır.
 
(Mevlana, Mesnevi, c. IV. 3091-3096)
 


Devletlim! Afak içinde, mavera içinde neyim ben?
Ezelden ebede savrulan zaman harmanı içinde, bir burçak...
Kâh ekilen, kâh biçilen, kâh yeşerip, kâh dişlenen bir dane...

Bu dane, evvelce seni bilmeye özenir, bileceğini sanırdı.
Zamanlar geçtikçe hiçbir şey bilmeyeceğini,
bu dünyaya, sade hayran olmak için gelindiğini öğrendi.
Bilmenin âlâ derecesi bilmemek, ilmin gayesi de ilimsizlikmiş.
Buna, biz iman etmeyiz de kim eder? Söyle, kim eder? '


samiha ayverdi / hancı




Bir gün susacağız, sır tutan kuyular gibi,
Titreyerek yağan yağmurlar gibi, kar gibi.
Kar tanelerinden ilham alıp, susar gibi
Bir gün ruhumuzu yakacak sükut, nar gibi


BilalTIRNAKÇI



Bilmedim, vefâ denen meçhûl hazîne imiş
Fukarâ ömrün rızkı, cefâkâr sîne imiş.

...!
 
 
Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez. 
Secde suresi, 17



Bazen hayatımı "şunu biraz tutar mısın" diye birine verip kaçasım geliyor..
 
Click the image to open in full size.


Her acı taşınabilir,
acıyı taşınmaz hale getiren ona razı olmayışımızdır..


| Mustafa Ulusoy



 
Ve yine kalemim inliyor derdimle ve yine o dinliyor beni,
anlıyor ve ifade ediyor.
Bazen düşünüyorum,
acaba onu kendi sorunlarıma âlet mi ediyorum
ve onu kullanıyor muyum hoyratça...
Öyle ya kimseye anlatamadıklarımı dinliyor
ve satırlara nakşederken hissettiklerimi,
küçük bir inilti çıkartıyor sadece...
Sessizce dinliyor ve herkesten iyi hissediyor belki...
Âyetle taltif sırrı onunkisi...
Kullanmak...
Sonra düşünüyorum ki,
o tabii görevini en iyi şekilde yapıyor sadece, fıtratını yansıtıyor kağıda...
O bize bilmediğimizi öğrenmemizin âyeti (Alak Suresi, 1-5)
Bu onun şerefi... Âyine olma sırrı onunkisi...
Öyleyse sorgulanacak olan, benim onu ne için inlettiğim...
Kağıdımı Rabbe dönük tutabiliyorsam... Kalem de hoş, kağıt da...
 
Rabbim!..
Emânet aldığım her bir âyeti,
sana dönük kullanma ferâseti, ilmi, gücü ve rahmeti ver bana...
Her şey Sen'den bir ayet.
Ve kalemim... Bana hep Sen'i fısıldayacak...
Ürkek ama varlığından emin...
Beni âyetlerine, âyetlerini bana aç...
Beni âyetlerini hatırlatan kullarınla destekle....
Âmin.
alıntı



Sevgili Dost;

Yorgun, bitkin ve çaresizim..

Uzat o pamuktan da yumuşak,

gülden de narin ellerini…


Dokun sıkıntılarıma, tuz buz olsunlar..



A.Ali Ural
 
 
 



"Sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine, akıl sınırlarının bittiği yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan ; bütün samimiyetinle affet.
Hissedilen her şeyi arşivleyen kader, kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir..."


Şems-i Tebrizi

Yâ Rabbi..!

Gönlümdeki boşluğu sevdiğin bâki şeylerle doldur..


Ben ne koydumsa çürüdü gitti..!
Hakkı tavsiye etmeden sabrı tavsiye etmek,
Ekilmedik tarlaya hasada gitmektir

-Mustafa İSLAMOĞLU-
Sana yazları sıcak ve kurak,
kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyecekler.
Gerçek olan senin mevsimindir oysa.
O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez.
Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür.
Gerçek olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir.
Her sabah uyandığında gözlerinden dünyaya saçılandır mevsim.
Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne.


Tarık Tufan







''Biz neden hayattan kaçıp kitaplara sığınırız?

Dünya sahtekarlarla doludur azizim, insanlar samimi değildir.

Herkes birbirini kırar incitir.

Bizim o koca koca kitapları devirmemiz

iki satır samimiyet bulabilmek içindir, iki satır samimiyet...''


Ömer Faruk Dönmez / Bir kitap bir balta


Makam, mevki elden çıkar giderde
İnsanlık ebedi ölmez be oğul
Elde ne var, ne yok, hepsi biterde
İyilik kumaşı solmaz be oğul

Tek kişinin olsa, dünya tapusu

Er, geç kapanacak kazanç kapısı
Harap olur şatoların yapısı
Bu dünya kimseye kalmaz be oğul

Mala tamah etmek var ise serde

Gözüne çekilir siyah bir perde
Cimrilik, insanı düşürür derde
Hasedin, heybesi dolmaz be oğul

Bencil olan, önem vermez insana

Yolunu şaşırır, düşer isyana
Gün gelir, zulmeden uğrar ziyana
Mazlumu inciten gülmez be oğul

İster vali olsun, isterse kadı

Bozulacak bir gün ağzının tadı
Yalan dünya diye konsada adı
Nefis, umursamaz, bilmez be oğul

Kimse muaf değil, olmazsa deli

Her amelin, mutlak vardır bedeli
Hak sahiplerine, hakkın vermeli
Vazife ihmale gelmez be oğul

İnsana mahsustur şeref, hasiyet

Dostluğu yaralar, bozuksa niyet
Mevla’nın emrine eyle riayet
Mizanda haksızlık olmaz be oğul

Gidenlerden ibret alınmaz ise

Öbür yana azık, salınmaz ise
İnsan sağken, kadri bilinmez ise
Pişmanlık hatayı silmez be oğul

Gençlikte duygular sel gibi çağlar

Gönül, umudunu yükseğe bağlar
Dengine düşmeyen, ömrünce ağlar
Her güzel yerini bulmaz be oğul

Mehmet Postallı





İçim der Sabr'ı sükut...
Dilim der Sabr'ı zor...
İki arada bir Bedendeyim. Sabır zor olsa da Tevekküldeyim...!

Çünkü;
Haykıran Sükutlar Vardır ki Ancak ALLAH İŞİTİR ...
Cumamız mubarek 
    tüm niyazlarınız ,sığınmalarınız dergahı izzette makbul olsun..
mevlam ümmeti Muhammede inşirah bahşeylesin..
amin amin amin....
dualardan unutulmamak dileğiyle.
Bunca yıldır bir hiçliğe
Gittim, sana geliyorum
Yeter artık, döne döne
Bittim sana,geliyorum

Durdum ve düşündüm demin
Baktım, bu yol daha emin
Ayrılmamaya bin yemin,
Ettim sana geliyorum.

Gözüm yaşlı gönlüm garip,
Yalvarayım dedim varıp,
Benliği benden çıkarıp,
Attım sana geliyorum.

Aşk tokmağı değdi örse,
Durmam gayrı dünya dursa,
Dünden kalma neyim varsa,
Sattım sana geliyorum.

Bıraktım öfkeyi kini,
Oldum bir rahmet ekini,
Seni sevmenin zevkini
Tattım sana geliyorum.

ABDURRAHİM KARAKOÇ

inna lillahi ve inna ileyhi raciun...
 ÜSTADIM MEKANIN CENNET OLSUN...


Click the image to open in full size.




"...
Ey avare yolcu olan nefsim, Yürü burada durma,
Bu alemin güzellikleri seni sevgiliden almasın,
Bu eşsiz manzaraların hepside rüya ve hayel,
Ey zavallı nefsim yürü ve durma..
Kendi aslına kavuş buralarda durma,
Geçici süsleri bırak ta, vuslat şarabı iç,
Yürü, hiçlik meydanında er ol,
Yürü de Allah ın hiçlik sırrına vakıf ol."




Mustafa Özbağ

Click the image to open in full size.

Kelimeleri bir lodosa serpiştirdim.
Lal çocuklar gibi seslendim uçurtmalara.
Hayat boğazımda düğümlendı...
Bu kaçıncı yerlebir oluşu kalbimin?...
Tarık Tufan

Click the image to open in full size.

Kim der ki "gençliğimi israf etmedim" !

Murat Menteş
Bu zeytuni, bu mecbur edildiğim
Öylesine aşufte bir hayatı
Çıkarttım gözümden
Çektirdiğim resimleri, cop izlerini…
Koynuma iki yılan gibi sokulan o yıllar
Hayatımın hava parasıydı, ödedim
Konuş dediler konuştum, sustum sus dediler
Bana hainliğin yakıştığını söylediler
Gereği gibi oynadım verilen tüm rolleri
Yuhalandım ve alkışlandım, ama şimdi
Söndü sahne ışıkları
Ardımda kötü bir isim
Dostlar,
Sessizce terkediyorum burayı
Bir haki zamanın sır tutanağı
Bu belgeyi bırakıyorum geleceğe
Kafesler içinde kafesler
İniltiye dönüşen ninniler var şimdi içimde
Bir ihtilal gibi yayılıyor acı
Geçmişime
Geleceğime
Kalbimle aramdaki o girilmez vadiye
Ben bir yasak işledim, sorgum yapıldı
Suçsuzum dedim, ama değildim:
İmrenerek bakmıştım uçan bir kuşa
Katilini emziren bir ananın acısı bendeki
Bir seyyahın ki ölümümü sırtımda taşıyorum
Sanki yaşıyorum bu minval üzre
Bir gün bana darağacı olacak
Bu söğüdü sulamak zorunda kalışım
Çaresizliğim
Çaresizliğim
Kendimi vuracak bir kıyı bulursam
Biraz daha kahır yüklenirim
Sokaklara çıkmam ne de balkonlara
Çekilirim gönlümün sıkıyönetim olmayan diyarına
M İslamoğlu

23. Söz’den
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى الذَّاتِ الْمُحَمَّدِيَّةِ اللَّطِيفَةِ اْلاَحَدِيَّةِ شَمْسِ سَمَاۤءِ اْلاَسْرَارِ وَمَظْهَرِ اْلاَنْوَارِ وَمَرْكَزِ مَدَارِ الْجَلاَلِ وَقُطْبِ فَلَكِ الْجَمَالِ اَللّٰهُمَّ بِسِرِّهِ لَدَيْكَ وَبِسَيْرِهِۤ اِلَيْكَ اٰمِنْ خَوْفِى وَاَقِلْ عُثْرَتِى وَاذْهِبْ حُزْنِى وَحِرْصِى وَكُنْ لِى وَخُذْنِى اِلَيْكَ مِنِّى وَارْزُقْنِى الْفَنَاۤءَ عَنِّى وَلاََتَجْعَلْنِى مَفْتوُناً بِنَفْسِى مَحْجُوباً بِحِسِّى وَاكْشِفْ لِى عَنْ كُلِّ سِرِّ مَكْتُومٍ يَاحَىُّ يَاقَيُّومُ 
يَاحَىُّ يَاقَيُّومُ يَاحَىُّ
يَاقَيُّومُ وَارْحَمْنِى وَارْحَمْ رُفَقَـاۤئِى وَارْحَمْ اَهْلَ اْلاِيمَانِ وَالْقُرْاٰنِ اٰمِينَ يَاۤ اَرْحَمَ
الرَّاحِمِينَ وَيَاۤ اَكْرَمَ اْلاَكْرَمِينَ

Allahım! Sırlar semâsının güneşi, nurların mazharı, celâl dairesinin merkezi ve cemâl sahibinin kutbu olan Muhammed’in biricik, lâtif zâtına rahmet et. Allahım! Onun, Senin katındaki sırrı ve Sana olan seyri hürmetine, beni korkularımdan emin kıl, hatalarımı gider, hüznümü ve hırsımı benden gider. Varlığın ve huzurunla beni müşerref kıl. Beni benden kurtarıp kendine al. Kendi varlığımı Sana feda etmekle beni rızıklandır. Beni nefsime düşkün ve hissimle kör eyleme. Herbir gizli sırrı bana aç. Yâ Hayyu yâ Kayyûm, yâ Hayyu yâ Kayyûm, yâ Hayyu yâ Kayyûm! Bana, arkadaşlarıma ve ehl-i iman ve Kur’ân’a merhamet et. Âmin, ey merhametlilerin en merhametlisi ve kerem sahiplerinin en kerîmi olan Allahım

 

“Ey Rabbim! Benden sonrakiler için de, benim için bir lisan-ı sıdk ver. Dünyada, kıyâmete kadar bâkî kalacak, bir yâd-ı cemîl, bir zikr-i cemîl ver! İsmimi hep iyilikle yâd ettir.” Şuara,84
(Hz. ibrahim’in duâsı)



"Ya Rabbi, neyin hakkımda hayırlı olduğunu bilmiyorum. Sen hayırlısını ver."



 
Unutma! Rabbin Kimseye Dayanabileceğinden Fazlasını Yüklemez...
Belki Kalbindir Acıyan... Belki Bedenin...
Bekki De Ruhundur Kıvranan....
Belki Yokluktur Seni Saran....
Belkide Bin Bir Türlü Muamma...
Her Ne Durumda Olursan Ol
Diline Yakışır Bu Dua...

La Ilahe Ente Subhaneke Inni Küntü Minezzalimin...


Senden Başka Ilah Yoktur!

Sen Bütün Noksanlıklardan Münezzehsin...
şüphesiz Ben NefSİNe Zulmedenlerden Oldum...
Suskun duruşlar güç verir ZALİME,
Arş-ı ala’da üzer melekleri,
Kahhar sıfatıyla bir bakar Allah,
Kahreder dünyadaki hainleri.




Helal ile beslersen çocuğunu, hürmet ile öder borcunu,
Haram ile beslersen onu, hakaret ile öder borcunu...
Necip Fazıl Kısakürek

 
Melâl içindesin  


“Bir çocuğun elinden şekerlemesini alırsanız, o hırsından geriye kalanları da fırlatır!”
Yaşamında yeni bir sayfa açmayı beceremeyenlerin en büyük hatası budur işte!
Geçmişlerinden ötürü bütün hayatlarını mahvetmeye çalışanların…
Nasıl tevbe edeceklerini bilmeyenlerin…
Nedir o hata?
İşlenen günahların ceremesini bütün hayata ödetmek!
Kendini kendinden ötürü cezalandırmak!
Kısaca, gelecekten ümid kesmek!
Gelecekten, yani O’ndan!
Hakkın rahmetinden!
 
Dücane Cündioğlu
-Hep geçer diyorLar ya Olric.. Sence geçer mi ?
-Geçer eLbet efendim; bazısı teğet geçer, bazısı deLer geçer,
Bazısı deşer geçer, bazısı parçaLar geçer. Ama mutLaka geçer .. !!


( Oğuz Atay / TutunamayanLar )
__________________

Boynumun BÜkÜklÜĞÜne Bahanem Cok !!

Ha sonbahar gelmiş;

Sarısını hüznümden, serinliğini yüreğimden damıtıp...

Ha gündüze küsmüşüm...

Boynumun büküklüğüne bahanem çok!

Gözyaşı ustasıyım; işsiz...

Ve yalnız...

(Sonra seni düşündüm... Bir an! Ey sevgili! En Sevgili“Ahir zaman” deyip geçiştirmek çok zor! Ne kılıcımda kan izi var. Ne muhabbetin dindiriyor acımı. Bu hal nedir?)

•••

Şiir aramayın enkazımda...

Ha sonbahar gelmiş; ha gündüze küsmüşüm...

‘Aşk yâresi’ anlatmaz hâlimi,

Aşk bendim!

(Adını koyamadığımız bu işte: Bin kere düşüp, bin kere kalktık ayağa... Çokça haykırıp, çokça sindik... Aynada suretimiz yok şimdi...)

•••

Şimdi bir musalla taşından seyrediyorum gökyüzünü...

Akşam sonrası, alacakaranlık.

Çıplak dalların arasından; koyu bulutlar...

Hiçbir şeyin vakti değil; avlu bomboş...

Sözün bittiği yerdeyim yani...

Yani herşey nafile...

(Biliyorum; son nefesten önce ölünmez. Biliyorum; hâlâ buradayız. Biliyorum; bu miras bizim...)

•••

Gözyaşı ustasıyım; işsiz...

Ve yalnız...

Acımı ezan dindirir!

(Uzaklardan edilmiş bir dua uçup gelir başucuma... Bir anne şefkatiyle okşar başımı... Kavrulan dudaklarıma bir damla su, karanlığıma aydınlık olur. Kimin duası?)

•••

Sarı ve serin bir hüznün kucağında,

Kalbim yangın/üşüyor ellerim...

•••

Yazık; bu yangın öldürmüyor...

Yazık; gözyaşı söndürmüyor...

(Olsun... Kılıcımda kan değil; gözyaşımın ve duamın izi var...

Bir değil, bin ihtimal daha var

alıntı
__________________


Bilmez ki kimse, anlatsam anlamlar yas tutar.

Nemli susuşlarımda kaç gözyaşı eskittim...

Bilmez ki kimse, ağlasam bulutlar yosun tutar.

Bir tek âhın içinde kaç hikâye yitirdim...


Leylâ; iki lâm, iki ye
Leylâlar gider
Mevlâ kalır geriye!



İnsân sevmeyince ölür Firûze
Bir kalp yetmiş kâbe, kırarız neden?
Ve insân sevdikçe büyür Firûze
Vermek için varız, alırız neden?

Dermân olur
Her Nebevî söz:
Kader gelince kör olur göz! ?

Güneş ancak akşam batar Firûze
Karanlığa düşer bir dervişân söz
Vuslat damla damla akar Firûze
Sana esir kalbin miâdı sonsuz!

Zaman gösterdi ki
__________ Cennet ucuz değil?
Kişi sultan da olsa hür değil!

Bakmışız kapıda bir kara mevsim
Kendi aşımıza zehir katmışız! ..
Yediden yetmişe yıpranmış resim
Dünyâ yaldızlı kız, sevip batmışız!

Ve Firûze
Günâh elde kir
Tevbe göze nur...
Ve Firûze
Çıkmak için düze
Duâ duâ
Dermân gerekir günâhlarımıza!



Zafer Şık
__________________










Ayağım dolanır, yolumu keser sebebler, emrini bekler zerreler,

Zorumu kolay eyle

Yüreğim darlanır, uçurumum olur ayrılıklar, emrini bekler uzaklar,

Uzaklarımı yakın eyle

Önemsediklerim Senin yanındadır

Vazgeçemediklerime Sen yetersin

Aczime kudretinle yetişirsin

Sen bana kâfisin

Sıkıntıya Düştüysen, Tekrarla..!! LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM..! Kimsen Olmasada, RABBİN Yanında....!!!!!♥

Sevgili dost;
Üzüntülerimiz,günlük hayatımızdaki ödevleri bile normal şekilde yapmamızı engelliyor.Kaderin ağına takılan balıklar,çırpına çırpına ölüyorlar.Mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken,bir türlü ulaşılamayan hayali istasyonlar haline geliyor.Yüzlerimiz hüznün yüzlerce elbisesinden hangisini seçeceğine bir türlü karar veremiyor.Aynı hava sıcaklığında bir gün üşürken,bir başka gün terleyebiliyoruz.Birgün kahkalarla güldüğümüz bir espriye,bir başka gün tebessüm etmekte zorlanıyoruz.Su bazen sıfır derecede donmuyor,bazen kaynamıyor yüz derecede.
O halde "bizi mutlu kılan şey şartlardan çok,ruhumuzdur."İstemekle değil,istememekle hür olan ruhumuz...
Click the image to open in full size.

Allah (c.c.) Fettah'tır..! En umulmadık bir anda ;

Size de bir kapı açabilir .. __________________


Click the image to open in full size.
Camiye dikey olarak gelin.
Yatay olarak nasıl olsa geleceksiniz.
Necip Fazıl Kısakürek


*********

Click the image to open in full size.


"Ben, seni aramak ve bulmak için düştüm yollara.

'Aramakla bulunmaz' diyen söze aldanmadım.
Bakmadım sözün bu yanına...
Sâdece hasretimi sunabiliyorum sana bir de aczimi...

Kabul buyurur musun?"

ALINTI
Click the image to open in full size.


‎Ele geçen şeyin tadı, tuzu, değeri, oraya varmak için çekilen yol zahmeti kadardır.
Çölün tozunu yutmayan, dilini dudağını çöl güneşinde çatlatmayan zemzemin lezzetini bilemez..
Ömür boyu hayalini kurmayan Kabenin kadrini tartamaz...

O halde önce yan ki su seni kandırsın,
Acık ki ekmek damağında bir lezzet bıraksın.
Özle ki bulduğunda gerçekten bulmuş olasın...

(Hz. Mevlâna)


“–Şeyhim!..” demiş; usulca, edeple; “himmet!”
“–Evlat…” buyurmuş; tebessümle duâyla, “gayret!” 


Himmet, Arapça’nın çift taraflı kelimelerinden biri... Temel anlamı “gayret”. İkinci ve bizde yaygın olan anlamı ise “yardım”. Ben, işte bu ikinci ve meşhur mânânın ufuklarından birine doğru kanat açıyorum.
Himmet, pozitif enerjidir.
Böylece en kâmil mürşidden en zayıf müride kadar herkesin bir himmeti vardır.
Dikkat edilecek nokta burada:
Herkesin himmeti, gayreti kadar...
Herkesin himmeti, gayreti gibi...
Esnek veya kavî, metin; sönük ya da parlak; zayıf yahut güçlü… Himmetin oranı da, vasfı da kişinin gayreti oranında, gayreti vasfında...
Dervişin biri, teheccüd namazlarına kalkamamaktan muzdaripmiş. En yakın yol arkadaşı duruma vâkıf olunca:
“–Sen merak etme, bu geceden itibaren kalkacaksın, inşâallah.” demiş.
Derviş şaşkınlık ve mutlulukla dolmuş. Gece, kurduğu saat çalmış; bizimki uyku hâliyle her zamanki gibi saati kapatmış. Uyumaya devam etmek için başını yastığa koyarken suratında çakan şiddetli bir tokatla yatak-yorgan yerlere yuvarlanmış. O haftaki buluşmada kardeşini görünce:
“–Abi, biraz sert olmadı mı?” demiş.
El-cevap:
“–Kalkacaksın dedik değil mi, güzellikle kalkmayan tokatla kalkmayı hak eder.”
Gayretimiz kadar ve gayretimiz gibi yardım alıyoruz ve yardım ediyoruz. Evet, bizim de himmet ettiğimiz birileri vardır mutlaka… Gıyâbında ettiğimiz duâlar, telepatimiz, râbıtamız, yâdımız, hâtıramız hep bir enerji taşır bizden başkalarına... Oranı ve vasfı değişen…
Eskiden hocalar talebelerine:
“–Cenâb-ı Hak, himmetini âlî eylesin!..” diyerek icâzet verirlermiş. Yani öyle bir ışık ol ki, pervânen bol olsun. Öyle bir ışık ol ki, yanmayan pervânen kalmasın. Mum gibi, kandil gibi, sahrâda yanan ateş gibi, güneş gibi… Himmetin âlî olsun, evlâdım.
Mesnevî hikâyesidir. Mum ile pervâne âşıklık yarışına girmişler.
Pervane âh etmiş:
“–Ben, senin ateşinden etrafında döne döne ne hâle geldim!”
“–O da bir şey mi?!” diye gülmüş mum; “Sen, kanatların yanmasın diye ateşin etrafında çekinerek, sakınarak uçarken ben o ateşi başımda taşıyorum.”
Başında taşıyor, eriyor, tükeniyor. Aydınlık oluyor “karanlık geceliler”e.
Himmeti âlî olsun mumların!
Amellerimiz, düşüncelerimiz ve sözlerimizle oluşturduğumuz manyetik bir etki alanı var. “Allâh’ın öyle kulları var ki, üstleri başları yırtık, saçları dağınık, yüzleri sarıdır, ama bir şey isteseler, Allah onları geri çevirmez.” buyuruluyor hadîs-i şerîfte…
Herkes gayretince muâmele görüyor, Hak cânibinden…
Gıybet, hased ve kıskançlığın, nazarın zıddı oluyor himmet. Orada etkili olan negatif enerji, burada etkili olan pozitif...
Yani “fenâ fi’l-ihvân”ın bir boyutu da himmettir ki, kardeşler birbirine fiilen, kavlen ve gıyâben ve dahî hâlen himmet ederler. Bu, öyle mühim ve öyle tatlı bir ilk adımdır ki, yolcuyu mürşidin himmetine alıştırır ve ulaştırır. Öyle mühim ve öyle aktiftir ki, şeytan, onun üstünü kapatmaktan asla geri durmaz.
Yani gayretlerimiz, sadece kendimiz için değil, kardeşlerimiz için de hatta ümmet için insanlık için de faydalı, önemli ve mevzubahis.
Rahm-ı mâderdeki (anne rahmindeki) yavru gibi hareketli olursak mânevî mekânımızda, aydınlık yarınlara doğru el ele verirsek kardeşlerimizle; ikiz, üçüz, beşiz, sonsuz tevellütler (doğumlar) gerçekleşecektir. Tarihte olduğu gibi… Sâlih amelin nûrâniyeti var. Asırlar sonrasına yansıyor. Fısk, fücur ve gafletin zulmâniyeti var. Zaman-mekân tanımayan…
Muhabbet, en büyük himmettir..
Damarları çatlatırcasına coşkuyla akan bir enerji, yâre doğru akar. Yâr, dost demektir...
“Hemrâhım idin bu yolda ey mâh
Hemrâhı koyup da gider mi hemrâh”[1]
Leylâ dosttur. Mecnûn dilinden himmet dileriz dostlardan... Leylâ’yı annesi okuldan alır dedikodular üzerine. Mecnûn feryad eder, yârine: “Dost, dostunu bırakıp gider mi, ey benim yolumu aydınlatan, ay gibi olan dostum?”
Himmeti âlî olan dostlar, geceleri aydınlatan ay gibi aydınlatır dünyamızı. Kalbî bir bağ kurmak mümkün olmuşsa eğer... “Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli…”
Bizden iki adım önde olanın elimizi tutması ne tatlıdır! Şeyhin eteklerine kadar uzanamayan zayıf ellerimiz, kollarımız dostların güçlü ellerini nasıl da can havli ile tutar sıkıca...
Muhabbet, en büyük himmettir. “Bir gönle gir.” buyrulmuş, “Allah baktığında seni orada görsün.” Gönlümüzden yansıyan enerji... Kimleri seviyoruz, kimler seviyor bizi? Kimlerin, hangi gönüllerin içinde görüyor bizi Hak Teâlâ?
Yavru deve, annesine sormuş:
“–Bizim ayaklarımız neden üç tırnaklı anneciğim?”
Anne deve cevap vermiş:
“–Çölde yürürken ayaklarımız kuma gömülmesin diye yavrum…”
Yavru deve:
“–Peki, kirpiklerimiz niçin bu kadar uzun?” diye sormuş.
Anne deve:
“–Çölde kum fırtınaları olduğunda gözlerimize kum taneleri dolmasın diye…” demiş.
Yavru deve:
“–Neden sırtımızda hörgüçlerimiz var, anne?” diye sormuş.
Annesi:
“–Çölde geçireceğimiz uzun günler için hörgüçlerimize su depolar ve o uzun günlerde bu suları kullanırız.” diye cevap vermiş.
Yavru deve, bu sefer en zor soruyu sormuş annesine:
“–Peki, bunca özelliğimizle bizim bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var anne?”
Bizim zor sorumuz da budur dostlar..
Akıl ve gönül vermiş bizi yaratan... Daha ötede “sır” vermiş. Temelde “halîfelik” vermiş. Ruh vermiş... Zaman ve mekân kaydı olmayan, zamanlar ve mekânlar arasında gidip gelebilen… İlim sahibi; herhangi bir tedrisat görmeden ilim sahibi... Mekânların olumsuz tesirlerinden etkilenmeyen... Beş duyu organı ile algıları sınırlanmamış; dolayısıyla her yönden gören, her mesafeden duyan, dokunmadan da bilen, her mesafeden koku alan... Ve “Zâtını (c.c.) severse, bu özellikleri, zâtına da geçiriveren” bir ruh vermiş, bizi yaratan Allâh’ımız... Bunca özellikle bizim bu kesret âleminde ne işimiz var, dostlarım?
“Bana vahdet gibi bir yâr-ı müsâit lâzım”
Bir himmet etseniz, bir gayrete gelsek de kurtulsak bu mahpushâneden!
Hani bir kuğu sürüsü, süzülüp indikleri gölde ağlara yakalanmışlar. Herkes çırpınmış, ama kimse çıkamamış tuzağın içinden… Başlarındaki bey kuğu:
“–Durun, çırpınmayın böyle tek tek, hep beraber kanat açalım ve yükselelim, ağ da bizimle yükselir, altından çıkar gideriz biz de!”
Öyle yapmışlar, kurtulmuşlar...
Himmeti âlî olan dostlar, haydi kanatlanalım da kurtulalım bu dünya tuzağından, nefis batağından… Herkesin yarası birbirine ne kadar da benziyor! Haydi, yaralarımızı saralım bir bir... Hatta bırakalım öyle kalsın yaralar da, sızılar da; kervan yolda düzülür diyelim, çıkalım bir an önce yola… Haydi, herkes yakınındakini uyandırsın, seherde dostlarım, seherde! 


Ayşenur Vural

 
Click the image to open in full size.
Ey gönül; galiba sen, işin farkında değilsin!

Sen, asıl kendi şehrinden sürülmüşsün; sen, burada gurbettesin!


Mevlana





Click the image to open in full size.

Ben ki sana muhtaç bir kulum ey Rab!

O halde seni sevmemde bir gariplik yoktur.


Asıl sen hiçbir şeye ihtiyacı olmayan yüceler yücesi bir Melik iken

beni seviyorsun ya,



işte buna hayret ediyorum!




-Beyazıd-i Bestami 
*******

Followers

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

************
blogger counter

View My Stats *************************************

widget
**************

****************************free counters