Hikaye bu ya, kedinin gaddar pençelerinde telef olmaktan usanan fareler geniş bir kongre toplamışlar. Tartışma konusu; “Kediye karşı alınacak önlemler”. Her kafadan bir ses çıkmış. Saatlerce çeşitli öneriler tartışılmış. Toplantının tıkandığı noktada genç bir fare haykırmış: - Kesin çözüm, benim diyeceklerim…
Bütün gözler ona yöneldiği anda mağrur bir ifade ile konuşmuş:
- Kedinin boynuna çan takalım, adımından haberimiz olur. İşte kesin çözüm!
Alkış tufanı ile inlemiş her yer. Muhteşem, harika sesleri yükselmiş peş peşe. Nice sonra İhtiyar farelerden biri kürsüye çıkmış:
- Öneri muhteşem de, kim yapacak? Gidip o çanı kediye kim takacak?
Salonda çıt yok. Neşeli başlayan toplantı, farelerin kovuğuna dönüşü ile sessiz bir hüzne gömülmüş!***Gerçeğin temeli düşünce, düşüncenin temeli hayaldir. Hayaller; akıl- mantıkla yoğrula yoğrula gerçekleşirler. Hayatın ruhuna uygun düşünceler, benimsenmeye adaydırlar.Bir de uçuk düşünceler var tabi. Alkışlanan, rağbet edilen, göklere çıkarılan absürt önermelere dayalı. İnsan tabiatı, maceraperestliğin sevimli gizeminden midir bilinmez, uçuk düşüncelere, reel düşüncelerden daha çok ilgi duyar. O anda uygulanabilirlik hiç akla gelmez. Fikir güzelse gerçekleşir sanılır. Oysa nice güzel fikir, hayatta karşılık bulamamış, teoremden öteye geçememiştir.Dostlar;
Tasavvufi hayat felsefe üretircesine fikir üretmekle değil; sünnetullaha uygun olanı önermekle gelişir. Bu yolda çok konuşan, çok tartışan değil, az da olsa Yaşayan - Uygulayan - Sünnetullaha tutunan mesafe alır.
Gıybeti ayet- hadislerle anlatmak kolay. Ya gıybet etmemek?
Er kişinin harcı!..
Affetmenin faziletini konuşmak tatlı. Ya gönül kanatanı affetmek? Adamlık ister!..
Egoyu yenelim demek revaçta. Ya egosunu fark etmek? Mangal gibi yürek ister!..
Önerinin muhteşemliğinden çok uygulanabilirliğine eğilmek sanırım en doğru yol.
İnandığını konuşan, konuştuğunu yaşayan ve yaşanacak öneriler sunan cesur yüreklere selam olsun!..

M.doğramacı.