---}--}@ Arşivime Hoş Geldiniz,Benim Beğendiklerimi Umarım Siz de Beğenirsiniz... Resimler ve Yazılar Forumlardan Alıntıdır..

Bazen olur ya; yorulup kalırız bir yerlerde.
Yaşamdan bir nefes daha almak istediğimizde, dönüp bakmalıyız aynaya.
Sırtımızı dönmek fayda etmez dağlara.
Ne zamana kıymalı insan, ne de keşkelerine ağlamalı; bunalıp kaldığında bir köşede.

Yeniden yola koyulmalı, yine yeniden sevebilmeli yokuşları.
Ertelemeye gelmez hayat; ne varsa bir gün yaparım diye...
Bir yerden başlamalı vakit kaybetmeden.

Her geçen günün adım adım hesabından düşüldüğünü unutmamalı insan.
Bazen değiştirmeli bir şeyleri.
Çok değil küçük şeylerden başlamalı, bir gün bir durak önce inebilmeli bazen.
Evine girerken taşıdığı ne kadar dert varsa içinde, asabilmeli bazen kapı önündeki ağaca...

Kendiyle barışmalı insan.
Yüreğine takmalı bazen pembe gözlüklerini; baktığını değil gördüğünü hissedebilmeli bazen.
Yerinden çıkıp bazen koyabilmeli bir başkasının yerine kendini.
Ağlayana sus demeyi değil; onunla ağlamayı denemeli bazen.
Fark edebilmeli hayatın gerisinde değil, tam içinde olduğunu.

Sevmenin bir insanı üzmekten daha değerli olduğunu fark edebilmeli bazen.
Sadece söyleyecek bir şeyleri olmadığında değil, durup dinleyebilmeli insan.

Bazen içinden geldiği gibi davranmalı insan aldırmadan kimseye.
Hiç uzaklara gitmeden kendinde aramalı huzuru.
Dünya değişecekse eğer bir gün; bilmeli dönüm noktasının kendisi olduğunu.
Anlayabilmeli ölümün ayrılıktan daha kolay olduğunu; sevdiklerini kaybetmeden önce.

Sevilmenin bir insanı sevmekten başladığını öğrenebilmeli.
Kötülüğü değil; iyiliği emretmeli.
Hatırlamalı sevgilerin paylaştıkça arttığını; acıların olduğunu da unutmadan.

"Keşke" demeden anlayabilmeli insan; şükretmenin ne demek olduğunu...

Ve unutmamalı insan; elindekilerinin ne kadar değerli olduğunu...
     (Alıntıdır)
 

Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür.

Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır.

Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılanmasıdır.
Sevgi, değer vermesini bilmektir.

Sevgi,yaşama hakkını kabul etmektir.

Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır.

Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.

Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.

Sevgi, bütün yapay ayrımların hayattan çıkarılmasıdır.

Sevgi, bilinçtir.

Sevgi, insan olmaktır.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine parayı koyduk.

Para için yaşıyoruz, para için eğitim görüyoruz, para için meslek ediniyoruz, para için çalışıyoruz, para için birbirimizi çiğniyoruz, para için birbirimizi aldatıyoruz, para için savaşıyoruz.
Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine üstün olmayı koyduk.

Üstün olmak için yaşıyoruz, üstün olmak için yarışıyoruz, üstün olmak için kendimizden başkasının aşağı olmasına çalışıyoruz.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve nefreti içimize çağırdık.

Birbirimizden nefret ediyoruz nefretle yaşıyoruz, nefretle çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz, nefretle öldürüyoruz.

Para, üstün olmak ve nefret etmek hayatımızı dolduruyor.

Hayatımız da savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi boğazlamakla geçiyor.

Sevginiz olmadıktan sonra daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız, daha çok toprağınız, eviniz arabanız, malınız olsa ne olur?
Sevginiz yok ve hiç bir şeyiniz yok.

Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur.

"ALINTIDIR"


“Derdimi kimseye dökemiyorum. Bu hâlimden dolayı beni kınıyorlar. Aldırış ettiğimi sanma. Sadece üzülüyorum. Anlaşılmak gibi bir derdim de yok. Her gün onlarca yüzle karşılaşıyorum. Ne var ki o yüzler bana tanıdık gelmiyor. Hep seni arıyorum. Bağda binlerce ay yüzlü güzeller var. Güller ve misk kokulu menekşeler var... Oysa benim için senden başkası yok.”
(Hz.Mevlana)
Huzur
Bir gün bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan ettti. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katıldı. Günlerce çalıştılar, birbirinden güzel resimler yaptılar. Sonunda, eserlerini saraya teslim ettiler.
Tablolara bakan kral sadece ikisinden gerçekten çok hoşlandı. Ama birinciyi seçmek için karar vermesi gerekiyor.
Resimlerden birisinde, sükünetli bir göl vardı. Göl bir ayna gibi etrafına yükselen dağların huzurlu görüntüsünü yansıtıyordu.Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslüyordu. Resme kim baktıysa, onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünüyordu.
Diğer resimde de dağlar vardı. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli gökyüzünden yağmur boşalıyor ve şimşek çakıyor. Kısacası, resim hiç de huzur dolu görünmüyordu.
Fakat, kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklarda bir çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık gördü. Çalılığın üzerinde ise anne kuşun ördüğü bir kuş yuvası görünüyordu. Sertçe akan suyun orta yerinde, anne kuş yuvasını koruyor... Harika bir huzur ve sükun.
Peki ödülü kim kazandı dersiniz?
Kral ikinci resme seçti.
‘‘Çünkü’’ dedi, ‘‘Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğinizin sükun bulabilmesidir. Huzurun gerçek anlamı budur.’’
Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.
Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.
Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur
Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur


ÖZDEMİR ASAF


Üsüyorum...

yüregim üsüyor...

uzun bir mektup yazmak gecti icimden bu aksam, satirlara mürekkep gibi akmak istedim, gözyaslarimla sulamak istedim kelimelere dönüsen duygularimi, en güzel renkte acsin diye beyaz sayfada yüregim... oynatmak istedim kalemi parmaklarimin arasinda, satir satir kalbimi dökmek istedim, eritip yüregimi masanin kösesinde duran kirmizi mumun üzerine, hic sönmezcesine yazmak istedim sabaha kadar... eridikce yanmak, yandikca erimek istedim, yazdikca satirlarda kaybolmak istedim...



uzun bir mektup yazmak gecti icimden bu aksam... yüregimden bahsetmek istedim, kime neden kirildigimdan, kimin beni neden yanlis anladigindan, neden her aksam agladigimdan, neden sustugumdan... yüregimdeki yaradan bahsetmek istedim... kime yazacagim sorusu aksamin geceye dam tuttugu anda vazgecirdi beni bu fikirden... kime yazacaktimki....



adres bölümüne kimin adini yazacaktim, kac kurusluk pul yapistiracaktim, hangi zarfa yüregimi sigdiracaktim...



Saat gece yarisi, kapina geldim...

Yüregim üsüyor, yangin yeri yüregim...

ac ne olursun bekletme beni...

anlatamadim kendimi... bana verdigin konusma nimetini sükrüyle eda edemedim...

bagisla beni...

anlasilmayi bekledim... heyhat... sen dururken neden baska kapilar caldim...

sana ne uzun bir mektup yazmam nede yanlis anlasilmaktan korkmak gerekir...

kalbimle benim aramda olan sen degilmisin, sah damarimdan daha yakin olan sen...

yüregim sana ayan, her kalbimin carpmasi sana halim beyan...

beni sen anliyorsun ya...

neyleyim dili ,neyleyim kelimeleri...

beni yalniz birakma ne olur kapina geldim bekletme beni,

yalnizlikdan cok ürküyorum, kime bel bagladiysam karanliga itti beni...

bagisla beni, artik senden baska kimseye dayamam sirtimi, asami attim Rabbim...

hakikata daldir beni...







...alinti...


3562- Ömer (r.a.)'den rivâyete göre,Ömer, Rasûlullah (s.a.v.)'den Umreye gitmek için izin istemişti de bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)::''Ey kardeşim duâlarına bizi de ortak et bizi unutma''demişti. (Ebû Dâvûd, Salat: 27;İbn Mâce,Menasik:17)

Dua edenemi, edilenemi faydası olur belli olmaz,buyurmuş büyükler ..
dualarda buluşmak niyazıyla...

Güzel Gören Güzel Düşünür Güzel Düşünen Hayatından Lezzet Alır. (Bediüzzaman)
Sevgili Rana ve sevgili GüLüm'Se Bu ödüle layık görmüşler benim acizane bloğumu..
Çok teşekkür ederim arkadaşlar,sanalda olsa hediye almak sevindiriyor insanı..

Üstteki sen bir meleksin flashı ve üst bilgi gifi de,Varlığıyla beni mutlu eden Küçük dervişim Kendimce'mden hediyedir,bu hafta çok mutlu oldum,bol hediyeli bir hafta oldu,hamdolsun ..
Mevlam razı olsun güzel gönüllerinizden..
Ben burada kendime ait olan yazıları değil,gönlüme dokunanları tekrar tekrar okumak için yayınlıyorum;onun için bu yazıları yazanlar bu ödüle layık diye düşünüyorum,
onlara verilmiş olarak kabul ediyorum ,
kalemlerine,kelamların  kuvvet,gönüllerine rahmet...
Kardeşlerim de Güzel düşündükleri için benim arşivimden keyif alıyorlar ,sağolsunlar..
Sanırım benimde hediye etmem gerekiyor ama ben ayıramıyorum,
takip ettiğim tüm blogları okumaktan büyük keyif alıyorum ,
kiminizle imanım tazeleniyor,
kiminizle değişik diyarları geziyorum..
kiminizle güzel tariflerden ,değişik fikirlerden haberdar oluyorum...
kiminizle hayata değişik pencerelerden bakıyorum,
kiminizle aynı kitapları okumuş olmanın,okuyacaklarım hakkında fikir almanın güzelliğini yaşıyorum,
onun için takip ettiğim tüm bloglara hediye ediyorum ve keyifli ,huzurlu bir ömür diliyorum; son durağı cennet olan,marziyye makamında son bulmuş,yüceler yücesi mevlamın rızasınca yaşanmış bir ömür...
Selam sevgi ve dualarımla...
Bu güller ve bu hediye sizler için...




Bir sözlüğe ihtiyacım var.

- Kaç kelimelik olsun?

- Tek.

- Tek kelimelik bir sözlük mü dediniz!

- Evet içinde yalnız "dua" kelimesi olsun!



A.Ali UraL
Allahım bu vuslatı hicran etme Aşkın sarhoşlarını nalan etme

Sevgi bahçesini yemyeşil bırak Bu mestlere bahçelere kasdetme

Dalı yaprağı vurma hazan gibi Halkını başı dönmüş zelil etme

Kuşunun yuvasının ağacını Yıkma da kuşlarını perran etme

Kumunu ve mumunu karıştırma Düşmanları kör et de şadan etme

Hırsızlar aydınlığın düşmanıdır Onların işlerini asan etme

İkbal kıblesi yalnız bu halkadır Umut kabesin öyle viran etme

Bu çadır iplerini öyle katma Çadır senindir eya sultan etme

Yok dünyada hicrandan daha acı Ne istiyorsan et de onu etme

Mevlana Celaleddin Rumi



Sana bir mektup yazmalı. Kelimeleri kanatlandırıp uçurmalı rüyalarına. Şiiri ellerine, hüznü gözbebeklerine, aşkı kalbine yazmalı. Sana bir mektup yazmalı. Yürek tutuşturan bir mektup yazmalı. Alnımı seccadem okşamalı. Dilimde dua, dudaklarımda kor olmalı, göz yaşlarımla ıslanmalı gece. Kıyam olmalı, rüku olmalı, secde olmalı. Hakka açılan eller olmalı. Ve sen olmalısın. Sevgi rahmettir. Kalbime doğmalı, kalbime dolmalısın.


Sana bir mektup yazmalı. Belki bozkırın ortasında tek ü tenha yalnız bir ağaç resmi çizmeli belki de tanklara karşı sapana yüreğini koyup fırlatan bir Filistinli çocuk fotoğrafı göndermeli. Sana Karkent kokan bir mektup yazmalı. İçinde uzun ince beyaz geceler, sessiz çığlıklar, göçmen kuşlar olmalı.

Sana bir mektup yazmalı. Sana Efendimi yazmalı. Bir gün o insanlığın iftihar tablosu hasırının üzerinde uyuyordu. Hz. Ömer geldi. O tablo rikkatine dokundu-nasıl dokunmaz ki- öylece peygamberimize baktı bir süre. Efendim uyanmıştı. Yüzünde hasırın izleri vardı. Hz. Ömer dayanamadı nerdeyse ağlayacaktı. Efendim diye başladı söze. İran?da kisralar saraylarda yaşıyor. Sen ki peygambersin dedi. Sözünün arkasını getirmeden O Ay yüzlü konuştu. İstemez misin Ya Ömer dünya onların olsun ahiret bizim. Yineledi dünya onların olsun ahiret bizim...

Sana bir mektup yazmalı. İçinde kelam olmalı...'Gerçek şu ki insan tatminsiz bir tabiata sahiptir.Kural olarak başına bir kötülük geldiği zaman sızlanmaya başlar. Bir iyilik ile karşılaşınca da onu bencilce sahiplenip insanlardan uzak tutar. Ancak namazda bilinçli olarak Allah?a yönelenler böyle değildir ve namazlarında devamlı ve kararlı olanlar... '

Sana bir mektup yazmalı. İçinde şükür olmalı. Aşkı veren, sevmeyi veren rabbe şükür. Ve sen olmalısın, yine sen olmalısın. Sevgi rahmettir. kalbime doğmalı, kalbime dolmalısın.



...alinti...



bak nihan bakışlı şebnemler oynaşıyor yapraklarda
yapraklar ki, bahar kadar taze...
ben her dokunduğumu inciten, ben her uzandığımı dumura uğratan; bir felaket kadar felaket
bir afet kadar afet...
o nihan bakışlı şebnemlerin oynundan çok ırak mekanlar seçmişim kendime Şiraze.
Bir tebessüm et yeter; yıkılsın mefhumu şiddetin
Ben seni gecelerde aradım, yıldız gibi
Ben seni denizlerde aradım, inci gibi
Ben seni türkülerde aradım...
Şiraze! Ben seni içimde, görülmemiş rüya gibi yaşadım
Aşk belki, ağlamaktır...
Nasıl da yumuşatır gözyaşı insanı; nasıl da eritir, inceltir...
Gel seninle bir daha ağlayalım; yaşanmışlara, bir de yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanamayacaklara
Ağlamak güzeldir Şiraze, ağlamak yüreğin temizlik eylemidir
Bilir misin, lale'ler de işte böyle şebnemlenir
Ş İ R A Z E
alıntı





Sevmek...
"Sevmek" dedim.
"Yoluna ölmek" dedi.
"Yol" dedim.
"Alıp başını gitmek" dedi.
"Gitmek" dedim.
Bir "Ahh" çekip, "Dostlardan ayrılmak" dedi.
"Dost" dedim.
Durdu. Bana baktı. "Dost" diye mırıldandı.
"Yüreğime nasıl koysam bilemediğim" dedi.
"Yürek" dedim.
"Dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
"Dünya" dedim.
"Hayatın bir yüzü" dedi.
"Yüz" dedim.
"Ardında ne gizli bilemediğim" dedi.
"Giz" dedim.
"Hep çözmeye çalıştığım" dedi.
"Çalışmak" dedim.
"Bitmeyecek öykü" dedi.
"Öykü" dedim.
"Binlercesini içimde gizliyorum" dedi.
"Gizlemek" dedim.
"İşte, her şeyin bitimi" dedi.
"Şey" dedim.
"Sevda" dedi.
"Sevda" dedim.
"Peşinden koştuğum" dedi.
"Koşmak" dedim.
"Hayat, bir maraton" dedi.
"Hayat" dedim.
"Öyle kısa ki!" dedi.
"Niçin kısa?" diye sordum.
"Yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi.
"Yaşanması gereken ne var? " diye sordum.
"Aşk" dedi.
"Kaç kere?" diye sordum.
"Bin kere" dedi, "Milyon kere"
"Neden bir kere değil?" diye sordum.
"Bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi.
"Önce ona varsan olmaz mı?" diye sordum.
"Keşke olsa" dedi, "Ama önce yoğrulmak gerek"
"Acı çekmek mi?" diye sordum.
"Evet, aşk acısında yok olmak" dedi.
"Yok olunca!" dedim.
"İşte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın" dedi.
"Gerçek aşk!" dedim.
"Büyük o!" dedi.
Durdum. Durdum. Ve sustum!
"Neden sustun?" diye sordu.
"Yüreğim titredi sanki" dedim.
"Neden?" diye sordu.
"Bilmiyorum" dedim. "Büyük O!"
"Evet" dedi, "Büyük O!"
"Nerede?" diye sordum.
"Her yerde" dedi.
"Nasıl?" diye sordum.
"Yüreğini aç" dedi.
"Yüreğimi açmak!" dedim.
"Bir tebessümle bak her şeye" dedi.
"Tebessüm" dedim.
"Her kapının anahtarı" dedi.
"Kapı" dedim.
"Girmeden bilemezsin" dedi.
"Ya korku!" dedim.
"Bilinmeyenden korkar insan" dedi.
"Ben bilmiyorum" dedim.
"Neyi?" diye sordu.
"Ben'i" dedim.
"Sen kimsin?" diye sordu.
"Ben kimim?" diye sordum.
"Sevgiyle beslenensin" dedi.
"Kimin sevgisiyle?" diye sordum.
"Büyük O'nun" dedi.
Durdum. Durdum. Yine sustum.
"Kimsin?" diye sordum.
"SEN'im" dedi.

Bismillahirrahmanirrahim
Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi
sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, halbuki siz bilemezsiniz!
Bakara/216
demektedir Cenab-ı Hakk!


Biz bilemeyiz,bilemeyiz bizim için iyi mi hayırlıdır kötü gözüken mi?


Ama bildiğimizi sanıp, başımıza gelenlere yorum yaparız!


Hani ayırırız ya hayır ve şer diye,


Hani hep başımıza gelen hayır olsun isteriz ya..


Hani hep kötü işler gelip beni mi buluyor deriz ya...


Hani gülü sever de dikenine yüzümüzü buruşturarak bakarız ya..


Maksat hep güzelliklerin bize verilmesi midir yoksa güzelliklere layık olunması mıdır hiç düşünmeyiz. Gülü severiz de dikenine burun kıvırırken, unuturuz dikeni yaratanın da gülü yaradan'ın da
aynı olduğunu!


Sevgiliden gelen her şeye katlanmalı, bilinmeli ki güle gül kokusunu veren dikendeki öz sudur aslında!


Daima O'nun gülüne de dikenine de razı olmak varken neden bilmeyiz ; gül koklamak isteyenin,eline dikenin mutlaka batacağını...Unuturuz her nimetin bir külfeti olacağını?


Hz. İbrahim; fakir ve yolda kalmışlara, mutlaka sofrasını açar, az çok ne varsa onlarla paylaşırdı. Rabbinin rızasını kazanmış bu yüce Peygamber; yine bir gün sofrasına kabul ettiği ama Allah'ın adını anmadan yemeğe başladığı için kızdığı bir kul için ne diyor Cenab-ı Hakk?
Ya İbrahim! Ben bu kulumu, beni inkâr etmesine rağmen 40 yıldır besliyorum da, sen bir öğün mü doyuramadın?
Bize gül ikram edene nasıl teşekkür edeceğimizi bilemeyiz;ama bu gülü ikram eden, üstelik sevgisini ve rahmetini her daim hissettiren Yüce Mevla'mıza nasıl teşekkür etmeyiz ki?


Onun gönderdiği gülleri koklamaktan çekinmezken, dikenine neden nankörlük ederiz ki?


Bizi sevgisinden yaradan yüce Allah, bizlere isteyerek zulüm yapmaz, zora koşmaz, bela ve musibetlerle sınamaz?Bunların hepsi, nefsimize uymadığından bizim düşüncelerimizde oluşan musibetlerden başkası değildir?


Hele birde; doğumumuzdan ölümümüze kadar geçen sürecin; O?nu daha çok anmamız, O?nun sevgisine daha çabuk ulaşmamız, O?na yönelmemiz, O?nun rızasını kazanmamız için geçen bir imtihan süreci olduğunu idrak edebilsek?


Hele birde; O?ndan gelen hayır ve şerre razı olabilsek, isyan etmeden ?Rabbim benim için hayırlı olanı böyle takdir etti, o halde bana teslim olup O?na daha çok yönelmem gerek? diyebilsek?


Hele birde; ? Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri..isteyene ver onları?Bana seni gerek seni? diyebilsek..


Açıp ellerimizi de, bakalım avuçlarımıza?


Dikensiz gül açıyor mu ?


ALINTI.

İçimde yine büyük bir boşluk var,sanki büyük bir temizlik yapılmış gibi.

Mevlam sana geldim yine, yeniden.

Yoruldum dünyanın kargaşasından,koşturmasından.''Hira'' davet ediyor bizleri de.

Al beni yakınlığına, inşirah ver gönlüme.

Teslimiyetine daldır, takdirine razı olacak gücü bağışla.

Nefsimin isyanlarını dizginle.Öyle doldur aşkınla ki zerre üzüntü kalmasın beytinde.


ALINTI




Ey can!

Haberin var mı? Senin dertlerle kederlerle harap olmuş

yıkılmış gönlünde Hakk'ın gizli bir hazinesi vardır.

Aklını başına al da şu yıkık gönül köyünü

Bağdad şehri ile bile değişme!

Allah'a yemin ederim ki

senin şu karanlık gecen yüzlerce gündüzden daha iyidir.

Geceyi verme gündüzü arama!


Hz. MEVLÂNÂ


Eğildim Rabbim !..
Bir ömür Amin diledim,
Sevda Secdesinde...

Cemre icöz
***************************************************
"...Aslında birbirimize ne kadar da yakınız.
Birbirimizin kapılarını açacak nice anahtarlara sahibiz.Belki küçük gördüğümüz bir ikram, bir selam, bir tebessüm, kısa bir ziyaret, ufacık bir hediye...Yeter ki niyet edelim birbirimizi sevmeye.
Cennette de komşu, eş dost, aile, akraba olabilmeye ve iman etmeye..."


Semerkand Dergisi
******************************************


Sevgi, ayrık otları gibi rastgele büyümemeli kalbimizde.itinayla seçilmeli toprak; ağacı görmek istediğmiz yere ekilmeli tohum.Çünkü toprak tohumun kıymetini bilirse izin verir dışarıya çıkmasına.

A.Ali Ural



Nazargâh-ı ilahi olan kalbimizi dünyanın

beş para etmez sevgileri istila etmiştir
...

Allahü Teala (Celle Cellalühu)'nın kudsi hadiste

"Yerlere göklere sığmadım ama mü’min kulumun kalbine sığarım"
buyurduğu gönlümüz manevi putların işgali altındadır. Bir gün bizi terkedecek olan hanımlara beylere oğullara eşyalara arabalara tutkunuzdur... Çiçeklere çimenlere güllere lalelere vurgunuzdur...
Halbuki gönlümüz Allah (Celle Cellalühu)'ı sevmek için yaratıldı...
Allah (Celle Cellalühu)'tan başka hiçbir şey onu teskin etmez...

İlahi Yar gel bana
Ki senden başka yarim yok.
Ne yüz ile gelem sana
Günahtan gayri kârım yok.
Ne dervişem feragatta
Ne tacı tahtı devlette
Hemen kaldım mezellette
Elimden bir tutanım yok.
Gönül yâd etti Sübhân'ı..
Gözüm yaşı ciğer kanı
Bu yola koymuşsam canı
Elimde ihtiyarım yok.
Benem asi yüzü kara
Tutmuşam ki bir hare
Yanımca bir yanarım yok.

Masiva: Allah (Celle Cellalühu)'tan gayrı şeyler..

Bir şey ki Allah (Celle Celalühu)'tan gayrıdır onunla meşguliyet gerekmez..


Aşk ateştir. Aşk yanmaktır. Aşk çiledir. Aşk pişmektir. Yanmadan pişilmez. Pişmeden Lezzet verilmez.

Aşık olun EY İNANANLAR aşık olun.


Siyah gözlere değil siyah gözleri Yaratan'a aşık olun. Güllere değil gülleri var edene aşık olun. Leyla'dan geçin Mevla'ya göçün.

"Küllü şey'in halikun illa vechehu" "Her şey helak olucudur sadece Allah (Celle Cellalühu) müstesna..."

İnsanlar! Müstesna Olan'ın dışındakilere ne de tutkunsunuz.. Masivaya neden vurgunsunuz...?
İnsanlar Allah (Celle Celalühu)'a gelin Allah (Celle Celalühu)'a!...
Allah (Celle Celalühu)'ı sevin Allah (Celle Celalühu)'ı !...

"La ilahe İllALLAH " deyin... Hiçbir şey yok sadece Allah (Celle Celalühu) var! Şiarınız Tevhid olsun insanlar... Yüzünüz değil gönlünüz gülsün.. Yari bulun.. Yari bulun ki her anınız bayram olsun..

Ey İnsanlar!! Allah (Celle Celalühu) sizinle siz kimlerlesiniz? Allah (Celle Celalühu) size bakıyor. Siz nereye bakıyorsunuz? Allah (Celle Celalühu) sizi anıyor... Siz kimi zikrediyorsunuz?

İnsanlar! Neden oyuncaklarla oyalanıyorsunuz? Gönül evine neden Sultanlar Sultanı’nı buyur etmiyorsunuz?
Sultan harab eve girmez ki... Sultan altınla markla köşkle dünya sevgisi ile harap olmuş evine girmez ki...

İnsanlar! Gönlünüzü harap ettiniz dünyayla... Manevi putlarla doldurdunuz gönlünüzü... Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) deyin... Muhammed (SallALLAH u Aleyhi ve Sellem)... Putlarla dolu gönlünüze Muhammed (SallALLAH u Aleyhi ve Sellem)'i davet edin... Girsin gönlünüze Allah (Celle Celalühu)'ın Habibi... Kabe'deki putları devirdiği gibi devirin gönül Kabe'nizin putlarını...

Putlardan temizlenirse gönül oraya Sultan gelir... Gönül gözü açılır... Güneş doğarsa gönülde karanlıklar nura döner... Zindanlar Cennet olur... Geceler gündüz olur... "Kalpler ancak Allah (Celle Celalühu) zikirle huzura erer."
Her an bayram olur...

Masivadan firar eyle...
Masivadan firar eylersen
Hakk'a vasıl olursun...
Gönlünde Allah (Celle Celalühu) tecelli ederse dünyaya Sultan olursun...
Gönüller Sultanı olursun.


İsterse insanlar bilmesin... Sadece Allah (Celle Celalühu) bilsin... Allah (Celle Celalühu) sana kulum desin de isterse insanlar sana hakaret etsin...

Ebu Cehil'in hakareti Muhammed'ül Emin'e ne kaybettirdi ki?... Masivadan geçmek kolay değil... Gönüllerde taht kurmak Sultan olmak kolay değil...

Üstad Necip Fazıl bu çileli yolculuğu şöyle tarif ediyor:

Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez
Eşten dosttan sevgiliden ayrılmadan geçilmez...
Eti zehir yağı zehir balı zehir dünyada
Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez..
Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez..
Ne okudun ne öğrendin ne bildinse berhava
Yer çökmeden gök iki şak yarılmadan geçilmez.
Geçitlerin kilitlerin yalnız onda şifresi
İşte o eteğe sarılmadan geçilmez...


Yolcu! Vaktin azalıyor... Seni Allah (Celle Celalühu)'a vardıracak Kitabına sarıl...

Yarın üzerinde çiçekler bitebilir 

alıntı
*******

Followers

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

************
blogger counter

View My Stats *************************************

widget
**************

****************************free counters